Şehit oğlu der ki: Şehadet evla
Gitmedikçe sinemdeki bu bela.
Vermem, toprağımın zerresi âlâ,
Bitene dek her evdeki son salâ.
Vahşetin adı olmuş, centilmenlik.
Kime bakıyorsun, kimi görüyorsun
Kime baktın ki kimi gördün
Birkaç gülümseme mi yetti sana
Baktığın yerleri gül bahçesi misali
Gördüğünde bataklık canlanır mı zihninde
İstikamet edinir ebem kuşağını
Yıldızlar girmez rüyalarına, dolanır,
Tutmaz ufkunun gemini, çözer bağını
Fecri muştulamaz, karanlığa boyanır
Sen ki, gittikçe eşsiz, ümitsiz, minnetsiz,
Her zamanda varım ben
Dün Kemal, bugün Ahmet, yarın Selim
Doğdum, büyüdüm, öldüm ve yeniden doğdum.
Masumiyet suç,
Suç bugün masumluk...
Nûn! Nidân nazik ninnilere nişan!
Nergisler nüksederse nevbahardan,
Namından Nigârî nakşeder noksan.
Naçiz ki nefsim. N'apsın nazarından,
Nûn! Nidân nazik ninnilere nişan!
Verme değer, taş toprak...
Ver değer, düşüncelerin...
Ol kıymet el üstünde,
Tahtıravalli misali,
Seninki ağır basar, onunki üstte...
Ferhat, Mecnun ve Romeo... Neden Şirin, Leyla ve Juliet... Şekil, fizik, ambalaj...
İnsan güneşi de sevebilir, çiçeği de, bir bebeğin gülümsemesine de aşık olabilir...
Sevgi iki hece, aşk bir nefes... Önce hayatı seveceksin. Önce sebepleri seveceksin. Sonra bakacaksın eğri mi doğru mu?
Üzülme! Tek bir kelime, üç hece...
Sessiz bir çırpınış, sıcak bir tümce
Gündüze teşebbüs eden bir gece
İçten üzülür üzülür sessizce
Güzel istiyorsun...
İşte elinde
Kızgın yağ,
Harlı bir ateş...
Nemrud yakmadı bunu
Can çekişen bir serçe
Sıkmıyorsun ki ölmesin,
Bir gün gelir, çiçekler kulağına fısıldar
Bembeyaz açmış zambaklar üstünde yürürsün
Gün gelir geçmiş anılar yüzüne parıldar
Maziyi gecikmiş "iyi ki"lere bürürsün.
Gayretse aşkı kurutmak, ışığı söndürmek,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!