Doğdun, süründün sonra kalktın
Her şeyi iyi etmek için çabaladın
Ama olmadı,olmadı, oldurmazlar
Cadı avı başladı
Sen uyurken
Sen uyurken sıkıldı yumruklar
Hızlı adımlarla gidersin sokaklardan
Inciler dökülür birer birer damlardan
Çoğu buluşur başının bir yerlerinde
Düşer saçlarından, damlalar halinde
Uzun zaman sığınır sonra saniyelere
Ağlamak gelir ta içinden delice
duy..
sabah mı oldu?
yoksa akşamın kızıllığı mı kanıyor siyah dağlar üzerine?
duy..
dijital saatlerin sessiz iniltisini
dönüyor başımız sokaklarda
atılık zamanlar arıyorum günü geçmiş çınarlardan
kaçıncı uykuların sönüşü bu dibi tutmaz hayallerden
bu kaçıncı sigara günün zifirinde
bu kaçıncı ölüm rüzgarların esişinde
satılık ölümler arıyorum hastane köşelerinde olmayan
Rüzgarın yapraklara çarpıp
Sürüklenircesine binlerce yıldır çıkardığı ses
Kuşların gidişi burdan uzaklara
Görebildiğin son yere kadar yağan beyaz hayalet
Ve soğuk..
Rengi solmuş yaz mevsimleri...
yeni yeni ölüler geliyordu mezarlığa
ağaçlar altında evleniyordular
belki bir davul sesi, belki yakından iğreti sesli bir kurbağa
gölgeler dansediyordu ufuksuz karanlığa
ve salkım dolu sepetler
ekşimiş yemeklerin yanına hazırlanıyordu
Kanlı yazgısında güneş vardır
gecenin
Yıldızlar hançerlerken bir yandan
göğsünü
Ağır ağır..
Bambaşka çöp kutuları konur
ayaklarına yapışan ağırlıklarla
gözlerine çöken bulutlarla
koşmada herkes….
acı yok.
sevinçler pahalı
uyumadım yine,
değerli geldi zamanın taneleri
kaçırdığım onlarca günden birine uyanmak isterdim oysa
oysa uzanmak isterdim yolların sıkıntıyı saran kucağına
bu sıkıntılar geçmişten gelen bir idam lekesi
bu sıkıntılar duymadığımız seslerin eskiyişi
kalbi aydınlık uykulardan uyanan
karanlık ruhlu kargalar gibiyiz
kaskatı kesilmiş zamansızlığın
akşamına tapınan anlamsızlığında.
göz kapaklarının altındaki
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!