...Ve kumsallarda ayak izlerim yine,
Masum şiirlerdeki martılar;
Sessizce gelip baş ucuma kondular.
İskeleler bomboş benim dışımda,
Birde boynu bükük gemilerin...
Bir mavi, ebedi özgürlük duruyor parmaklarımın ucunda,
Bilir misin hemşerim gurbeti?
Gurbet günlerini, Filistin askısı geceleri?
O gecelerde sol yanına vurululan mermileri.
Ardı arkası kesilmeyen yıkılmaları,
Istırap içindeyken bulamadığın sabahları,
Rüyanda erebildiğin vuslatları.
Gül bir çiçeksindir.
Bazen yeryüzünde bir melek,
Bazen olursun sekarat-ı mevt,
Her an alemimsim ve bir cennet.
Gül bir sevgimiz vardır sana;
Aşka vara bilmek için;
Bu kadar uçurumlardan düşüp,
Bu kadar ölümle hayasızca sevişmiş olmak,
Sırattan, günahlarımın ağrılığında ezilirken geçmeye kalmak,
Ve sonunda böylece, beni tüketmişken en acı vurgunuyla aşk,
Nihayetsizdi geceler,
Ve kifayetsiz...
Sabahları olmayan gecelerdi.
Sen hüsran-ı gecelerimin eceli oldun.
Seher vaktinde ki kuş ötüşünde;
Binbir mutluluk olduğunu öğrendim ben sende.
Sensizliğin acı, vurgun ve karanlık sokaklarındayım.
Ellerin yine bir gece vakti, sımsıkı sarılmış yüreğime!
Ben prangalarla boğuşmaktayım...
Lâl olur dilim! Dikilince karşıma, o efsunlu hayallerin.
Siyah, katran karası perdeler çekilir gözlerime,
Geceye Ay düşünce;
Ben dağlardayım,
Tüter yangınım hasretine,
Şimdi Ağrı dayım.
Sanki bir mavzer mermisi almışım,
Bir alemdesin, düşünüyorsun;
Bir deniz kokusu sarmışken içini,
Parmakların;
Bir nefes daha zehirlenemediğin izmaritlerden yanarken.
Ve nahoş bira kokulu kadınlar salınırken etrafından;
Uzanırsın, altında kumlar,
Yaşlı gözlerindeydim ve geçtim yine
Sanki bir yangından,
Cehennemin diyarından geçtim.
Bilmem hangi gaypak firtina,
Böyle bir nem birakti sana.
Kimilerince bir damlaydi akan yaş gözlerinde,
Karlar yağıyor şehrin dar sokaklarında.
Yer yüzünde bir şehir,
Gök yüzünde bir şehir,
Can ela gözlerindedir.
Kan bürünmüş bir öksürüğün ardından,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!