Geceler soğuk buralarda ana…
Üşürüm; ne yorgan ısıtır ne de kendince yanan cayır cayır soba.
Morarır ellerim, morarır yüreğim…
Geceler soğuk buralarda ana!
Rüyalarımda hep aynı kapıyı çalar çıkmanı beklerim.
Geceler soğuk buralarda;
Bir gece ansızın;
Yine sekarat-ı mevtte gözlerimi açtım …
Sorular alışıla gelmiş değildi,
Ve hiçbir şeyde aynı değildi.
Bir sorgu meleği yoktu örneğin.
Sade bir melek vardı,
Yine yürüyorum,
Yeryüzünün şah damarında.
Sokaklar karanlık, üşüyorum;
İstanbul’un zemheri ayında.
Yedi tepede yetmiş bin melek,
Perişanım anne.
Koşuyorum yitik sevdaların peşinde,
Nedeni yok,nedensiz,anlamsız,
Koşuyorum, aldanarak ve bile bile.
Kendimi atıyorum ateşlere;
Gözlerin vardır...
Gözlerin öylesine mavi;
Onlarda kaybolmuştur atlantis belki...
Saçların vardır saçların...
Nil onda saklıdır kimbilebilir ki?
Sende bir muamma ben varım hissedemediğin,
Artık seni sevmiyorum!
Ömrümün karanlık çağı bitti artık...
Bir sokak ortasında yapayalnız değilim
Değilim acılı, yorgun dolaşan kaldırımlarda bir serseri.
Çünkü, ben seni sevmiyorum artık!
Bir nisan sabahı;
Yağıyor yağmurlar.
Sessiz tren garları,
Türküleşirken saçaklarda damlalar...
Çökmüş ebr-i nisan;
Elimde bir şemsiye,
Ve bir yelkenli yüreğimde;
Yağmurlar yağıyor,
Açılıyorum ufuksuz denizlere,
Sensizliğin debisi yükseliyor içimde,
Seni düşündükçe …
Bir sevda yaşadık; sevdadan öte,
Kendi bildiklerimiz ve bilindiklerimizle.
Yandırdık yüreğimizin kandillerini,
Bir volkanı, bir civan delikanlılığı,
Ve bir cihanı ateşlendirdik.
Benzinlere bulayıp kibritini çakar gibi.
Yedi kandilli süreyya nurunu saçarken;
Ay terk-i gece eylemiş gökkubeden.
Ve lambaları altında yürür bir yalnız kurt sokakların.
Küllenmiş yüreğinde bu gecede duhan, bu gecede yangın.
Hayalin vurdukça gözlerinin kıyılarına;
Yaşlar nehir olur akar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!