Geceyi güneşe sürgün edip
Gündüzlere mahkum olmalıyız.
Toprağa isyan edip;
Mevti gömmeliyiz kabre kefensiz çırılçıplak
Neden mi?
Çünkü biz arzularımızla evliyiz.
Vehim, vehim, vehim…
Gözlerde yılların derin çizgileri,
İstikbalde umutların müphem ümitleri,
Helezonlar çizen yaşamın keskin dönemeçleri,
Yorgun ayakların su üstünde yürür gibi gidişleri,
Ve Azrail’in ensemizde hiç susmamacasına kükreyişi.
Yeryüzünün tükenmez müzeyyen çiçekleri
İlmin kapısını açan aziz öğretmenler.
Tek onlarla yaşanıyor hayatın zevkleri,
Gönüllere sevgi eken aziz öğretmenler.
Karanlık olan hayatı aydınlığa çeviren,
Hüzün ektim sevdana akıttım gözyaşını
Beddua et kör olsun sana bakan gözlerim
Göremedim sevdanın aşk dolu kucağını
Beddua et taş olsun seni tutan ellerim
Bir gün öleceğim
Uzanacağım o musalla taşına
Kılarken arkamdan cenaze namazımı
Hıçkıracaksın ağlayacaksın
Konulunca beyaz kefenli naaşım toprağa
Ellerinle atacaksın toprağı üzerime
Gündüzler ahmak,geceler serseri ve ayyaş
Ne güneş anlıyor halimi,nede yıldızlar
Kuytu gölgeler beni de peşi sıra götürüyor yokluğa
Varlığa kapanan gözlerim yokluğa sevgi duymakta
Biter elbet acılar bizde bir gün güleriz,
Hayat cefa olsa da mutluluklar yok olmaz.
Derdin kahır resmini sevda ile sileriz.
Sil gözyaşlarını canım melekler ağlamaz.
Sen gözlerimde yaşım,ümitlerimde nurum,
Sen hayatın anlamı,yarınımın yarını.
Sen sebepsiz sevdam duygularımda uçurum,
Sen anlından öptüğüm yüreğimin kadını.
İçimde yılların hazan ateşi,
Kül etti aşkları yakamıyorum.
Vurdum da dertlerin ölmedi leşi,
O beni kahretti yenemiyorum.
Başımda dolanır hüzün bulutu,
Bir fecir vaktiydi sevgim sürgün edildi.
Anladım onlarda günahkâr olabilirmiş.
Kim verdi bu hükmü?
Kim yazdı onun mukadderatını?
Kim masum sürgün edilen mi yoksa kâtip mi?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!