Tarihimiz çok eski oğuzlardır boyumuz,
Horasandan göçmüşler esas bizim soyumuz,
Yaylalara kurmuşlar kara çadır evimiz,
Ecdadım çadır kurmuş yaylalarda otağı,
O köyün adı Bekdik, yiğitlerin yatağı.
O büyük bir şair ilmiyle arif
Çok azdı o günler ülkede marif
Ne kadar zordur Akife tarif
Kalemiyle şavaş etti Akifim
İstiklal harbinde görev üslendi
Çıkar gelir Kızıl dağdan Zara’dan,
Kızıl toprak getirir hep oradan,
Kıpkırmızı akar gider buradan,
Suyu kan gibi al Kızılırmak.
Sivas’dan başlayıp Samsun’a aktın,
Memleket hasreti yazdım özümden
Hiç hayali gitmez idi gözümden
Niye ilham almadınız sözümden
Buralarda bilinmiyor değerim
Memlekete hasret yanar ciğerim;
Akpınar ilçesi bitişik yola,
Boztepe içerde dönünce sola,
Mucur'a varınca verin bir mola,
Serin serin eser yelin Kırşehir.
Akçakent yüksek de gitmez dumanı,
Bin dokuz yüz atmışların başında
Avrupa’ ya gitti çok genç yaşında
Çoluk çocuk yar bıraktı peşinde
Dil bilmiyor orda toydu gurbetçi
Gözü yaşlı ellerinde kınası
Tarihde her dönem çok çekmiş çile,
Ne insanlar geldi geçti kim bile,
Dili olsa dise tarihi kale,
Kaç devrin burada battığı diyar..
Horasandan yola çıkan erenler,
Misafire karşı güleçdi yüzün,
Kulağımdan gitmez o günkü sözün,
Merhaba dostlarım hanemde sizin,
Diye bize hürmet etti Muharremim.
O söylerdi bozlakların hasını,
İlkbaharda çayır çimen ot vardı,
Peynir yoğurt kaymak ile süt vardı,
Burcu burcu kekik kokan et vardı,
Kekik kokan o etini özledim.
O zamanlar sıcak geçen yaz vardı,
Alperen ocağı ahi elinden,
Neşet ertaşında bozlak dilinden,
Ozanların sazlarının telinden,
Kırşehirden size selam getirdim.
Alıç dağıdırdı toplar dalından,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!