Bağırın yemek istiyorum diyerek.
Siyah almış başını gidiyor.
Göz görmüyor şişmanca bir umut.
hayalin ardında sevimli bir kamçı şaklıyor.
sadece minik bir kız çocugu ağlıyor.
yemek istiyorum diyor.
yalnızlığın kanunlarınla
yaşıyorum.
belki bir bulut belki bir ıslaklık
umudun kollarında
sarhoş naralarının avlusunda
burası da benim mi?
olmasın istediğim kış
hep olunca arkadaş edindim.
kardan herşeyi taşıyorum.
o zaman beni de aşıyor,
atıyorum üzerimdeki karları.
düşünmeliydim.
kalenin ardında sevimli bir kamçı şaklamasıydı yüzümde yankılanan
ve hayatmıytdı bu bazen bir papatya çiçeği bazen bir kızılın tokadı
gibi varolan
soğuktu,kıştı.....
donuyorduk beraber yalnızlık kaldırımlarında
ve kimsesizliğimizi anlatamıyorduk veya anlatmak istemiyorduk
Oturduğum bu yerden kalkıyorum.
Adımlarımı hızlandırıp,mutfağa yöneliyorum.
Hep böyle başlamış oysa,
Kalk,yürü,yürü,yürü......
Perdeleri çekiyorum,pencereleri açıyorum.
Sabahları tırmalayan kısık bir ses
duvarlarda.
Dokunup ağlatıyorum yaşlanıp yaşlanıp acı evinde
bu kadar mı?
periler evinde yalnızlık.
şimdilerde asılı vestiyerlere
emanet perişanlık.
an lık gökyüzü mü?
bakışlarını çekiyorsun,korkuyorum
denizin sesine kulak tıkadım dün gece
bir taburenin üstünde
küçük kutulara vurdum sesim olsun diye
rüzgarlarında alevlendim
yanak yanağa haykırış bu
belki si yok aynısı bu.
yakındım;
oysa çok yakındım.
gitme dedim,kal bugün.
şimdilerde sipersiz kalmış bir er gibi
dolaşıyorum.
kalmalıydım yanında.
sessizliğin yağmuru
ve seni sevebilme telaşım
esen poyraz kalbimi delik deşik eden açlık
madrid in o entel kokan havasının içimde yarattığı sensizlik kokusu
globalleşme karşıtlarının antidemokratik hareketlerinin bilmem ne havası içinde yarattığı
Londra’nın vatanseverlik kokan heykellerinin önünde bir set
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!