Kurtuba’nın Işığı
Kurtuba’da yandı bir meşale,
Adı İbn Rüşt, aklın savunucusu.
Sürgün gördü, ne hazin bir çile,
O “Büyük Şârih”, Aristo’nun koruyucusu.
Medreselerde yankılandı sesi,
“Düşünmek ibadettir,” derdi her dem.
Ne yazık, kör zihinler kesti nefesi,
Küllerinde yandı hakikatle alem.
Hakikat ve Vahiy Arasında
“Vahiy çelişmez,” dedi, “hakikat birdir,”
Akıl Allah’ın en büyük emanetidir.”
Sözünü kılıç sandılar oysa,
Bir bilge kadıyı “zındık” diye yaktılar rüyasında.
Kütüphaneler alev aldı, ciltler feryat,
Bir çağ sustu, bir şehir ağladı.
Gazâlî’nin yankısında boğuldu sadâ,
Ama akıl susmadı, doğuya sığmadı.
Sürgün ve Sessizlik
Marakeş’te bir gölge, sessiz bir bilge,
Yıldızlara sığınmış yorgun bir derviş.
“Ey insan,” derdi, “aklınla övünme,
Onu kullanmazsan, zulme hizmet edersin!”
Yurdundan kovuldu, sözü kalmadı,
Kum taneleriyle yazdı son cümlesini:
“Bir gün bu fikir, Atlas’ı aşacak
Ve aydınlatacak batının gecesini.”
Rönesans’ın Yankısı
Ve nitekim, yüzyıllar geçti aradan,
Bir sabah Floransa’da çaldı kapılar.
İbn Rüşt’ün sesi girdi kitaplara,
Bir bilgenin külleriyle doğdu Rönesans bahar.
Ama Endülüs’te hâlâ sessiz duvarlar,
Yıkılmış medreseler, sönmüş ocaklar.
Bir yanda unutuluş, bir yanda şükür,
İbn Rüşt, aklın onuru sonsuz bir fikir.
Sonsöz
Ey çağın çocukları, o sesi duyun,
Yakılan kitapların dumanı hâlâ gökte.
Bir bilgenin çilesiyle sınanır insanlık,
Ve aklın nefesiyle dirilir yürekler.
İbn Rüşt!
Sana selam olsun,
Karanlığın içinde bile ışığı saklayan bilge,
Unutulmadın biz hâlâ yanıyoruz seninle.
Kayıt Tarihi : 22.10.2025 09:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!