İ - (Düz yazı) Kalpler Nasıl Mühürlenir ...

Ali Oskan
302

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

İ - (Düz yazı) Kalpler Nasıl Mühürlenir? (1)

Allah’ın selamı, sevgisi ve şefkati üzerinize olsun.

Soru:

Belki çok ayrıntılı bir soru olacak ama bir yerde ya okudum veya dinledim onu tam hatırlamıyorum:

''Bir veli, inanmayarak yaşayan fakat inananlara saygısızlık yapmayan bilimle uğraşan biri ile yolda karşılaşıp ayaküstü sohbet edip ayrılıyor bu kişinin yanından. Onları izleyen müslümanlar da bu duruma şaşırıyorlar. (İnanmayan biriyle böyle sohbet halinde olmasına galiba, ama yanlış hatırlıyor da olabilirim. Zaten sorum bu kısımla ilgili değil.) Veli zat da bu insanların yanına gelerek bu kişinin mühürlü olmadığını söylüyor.

Gerçekten de bu inanmayan şahıs çok sonraları Allah yoluna dönüyor''.

İşte bundan beridir merak ediyorum, mühürlenen insan neden mühürleniyor?

Bir insanın mühürlenip mühürlenmediğini anlamak bizlerce de mümkün mü?

Çünkü mühürlenen insanın iman etmesi söz konusu olmuyor galiba yukarıdaki hikâyeye göre. Zaten Kur'an-ı kerim'de de bazı insanların boğazlarına halkalar geçirildiğinden bahsediyordu. Bu mühürlenmeyle ilgisi var mı acaba?

Cevap:

Sevgili Kardeşim! Bazı insanların boğazlarına halkalar geçirilme meselesi ile mühürlenme meselesinin birbiri ile ilgisi yoktur.

Mühürlenme olayının ise bu acize göre izahı şöyle olsa gerektir: O kıssa da bahsedilen kişi günümüzde ateist denilen kişilerdir, fakat gerçek ateist olanlar yani her hangi bir ideolojiye fanatik taraftarlığı bulunmayanlardır, gerçek ateistler.

Pekâlâ, mühürlü kimseler kimlerdir?

Sebep-müsebbep yönünden bakarsak kâfir denilenler, yani “örtücü”ler âcizane bana göre; Kâfirun suresinde bahsedilen ve bir rivayette, İsa’nın (as.) karşılaşmaktan kaçtığı kişiler, yani ahmaklardır. Onlar bilmediğini bilmeyen ve kendi bildiklerinin de tek doğru olduğunu sanıp inanmakla beraber, her şeyi kendinin bildiğini sanarak, aynı zamanda kendi benliklerini ilah sananlardır. Bir açıdan da narsisttirler. Gerçeği bir güneş gibi önlerine koysanız, gözlerini kaparlar, kendi menfaatleri için sandıkları en küçük ve en ince hesapları yaparlar, kendi menfaatlerine sandıkları en derin düşüncelere dalarlar, fakat başkası için kıllarını bile kıpırdatmazlar.

Düşünmeye kalksalar tıkanır kalırlar, başları ağrımaya başlar, bunalırlar ve kafayı üşüteceklerini sanarak derhal düşünmekten vazgeçerler.

Bu kişiler birkaç kelimelik bir konuşma ile hatta bir bakışta anlaşılabilir, böyle biri ile karşılaştığımızda derin olmayan fakat çok sığ da olmayan bir konu açtığımızda konunun henüz daha ilk bir veya ikinci cümlesinde onun nasıl alel acele alıcılarını kapatarak ve konuyu bir başka yöne çekmek için akla gelmedik tiraji-komik hareketler yaptığını görebiliriz. Bu izleme ilk başta bir iki saniyelik garip bir zevk verirse de ona şefkatle davranmamız gerekir.

Fakat o kişi inatçıysa onun psikolojisine uygun çarpıcı misaller ve pratik mantık usulleriyle önce onu şok edip kısa bir süre sonra onu soru sorar hale getirmek ve bazı hakikatleri Rabbimizin izniyle aktarmak daha doğrudur.

Daha sonraki karşılaşmalarımızda göreceğiz ki artık o kişi kendine göre çok derin konuları dile getirmekte bizimle yarış etmeye başlar ve bizde onu can kulağıyla dinlersek ve arada yine bazı hakikatları onun psikolojik yapısına uygun çarpıcı misallerle, bilinçaltına yerleştirebiliriz.

Yani, önce onların beyinlerindeki nöronlara kısa devre yaptırmadan, hiçbir şekilde ve hiçbir sözün, onlara tesir edeceği beklenmemelidir. Bütün bunları belirtmemin sebebi onları yargılamak, aşağılamak ve hor görmek değildir, bilakis bu onların mühürlenmiş kalplerinin mühürlerini açma çabasıdır.

Ayrıca, anti parantez şunu da vurgulamak gerekir ki; bu hallerin bir kırıntısı dahi olsa, her hangi bir şekilde bizde de olup olmaması konusunda kendimizi sürekli hesaba çekmemiz, her an ve her hangi bir şekilde, bizim de onların durumuna düşebileceğimizi hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamız ve sanki bir ipin üzerinde yürüyen bir cambaz gibi, elimizde denge sırığı tevhid ile hareket etmeye çalışmalıyız. Aslında onların ve münafıkların (ve riyakârların yani bazı yönlerden narsistlerin) psikolojik halleri bizim önce kendimizi hesaba çekmemiz gerektiğini hatırlatmalıdır.

İşte böylece onlar kendilerini üzmemek, sıkmamak için Allah’ı tefekkür etmekten kendi istek ve yönelişleri ile kaçmaktan dolayı kalpleri kendiliğinden kilitlenir (mühürlenir) . Nasıl ki; uzun zaman kullanılmayan bir kilit, pas tutunca anahtarla açılamazsa aynen onun gibi, kalbin duyguları da belirli bir süre kullanılmazsa o duygular körelir.

Ahmaklık bir temel eğitim (pedagoji) problemidir, çocuğu hazıra alıştırma, çocuğa faydasız idealler yükleme ve en önemlisi çocuğu bilgi talep eder duruma getirici eğitim yerine, ezberci bir papağan gibi yetiştirmek bu çaresiz hastalığın tümörleri gibidir.

Ahmaklık aptallıkla karıştırılmamalıdır, ahmak düşünmeyen insandır. Mantığını kullanamaz veya kullanabilse bile tersine mantık kullanması gereken yerde yüzüne, yüzüne mantık kullanması gereken yerde de tersine kullanır, sanırım bu nöro-psişik bir davranış bozukluğu olsa gerektir.

Öğrendiklerini, yaşadıklarını ve olayları doğru değerlendirememe ve isabetli yorumlayamama nedeniyle yanlış neticelere ulaşır ve sonunda çarpık bir anlayış sahibi olur.

Alemlerin Rabbi olan Allah’ım bizi bu hallerden muhafaza eyle ve tüm kalpleri mühürlü olanların mühürlerini de açıver lütfen Allah’ım. Çünkü; “Bir mühürü açmaya yetkili olan, ancak o mührü basandır” kaziyesiyle bunu Senden diliyoruz, dileğimizi lütfen kabul eyle Allah’ım.

En doğrusunu Allah bilir.

O’nun bize öğrettiğinden başka bizim bir bilgimiz yoktur. O her şeyi hakkıyla bilen, her işi hikmetle yapandır.

14. Temmuz. 2005 - İzmir

Ali Oskan
Kayıt Tarihi : 12.1.2009 03:02:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • İhsan Ertem
    İhsan Ertem

    Allah cc aşikardır ( Zahirdir )
    O'nu tanıyıp bilelim diye özene bezene halk etmiştir bizleri. ( en güzel surette )
    Ve yaratıklarına eşit uzaklıktadır.
    Sevgili dostum , bazılarını mühürleyip bazılarını hür bırakmak O Adil'e yakışır mı.?
    Bi-haber olanları ayrı tutarak derim ki belli ilimle uğraşan kişilerin zanlarıdır bu mühür....
    Yanlış bilişlerin aktarılması ve aktarılanın tefekkür edilmeden kabulüdür.
    Oysa istenen kulluk akletmektir, diğer bir deyişle akleden ancak kuldur........

    Zikrettiğimiz bu konu haricinde ki düşüncelerinize aynen katılıyorum.........

    Emeğine yüreğine sağlık.......saygılar

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Ali Oskan