İ - (Düz yazı) Allah Korkusu mu Asıl, A ...

Ali Oskan
302

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

İ - (Düz yazı) Allah Korkusu mu Asıl, Allah Sevgisi mi?

Esselamu aleyküm ve rahmetullahu ve bereketuhu, ebedan ve daiman.

Şu bir gerçektir ki, insan korktuğu varlıklardan, en yakını dahi olsa yapısı gereği, önce ondan soğur sonra da nefret eder. Öyleyse ‘korku nefreti doğurur’ şeklinde bir tespit yapsak yanılmış olmayız inşallah. Genel anlamıyla, fert psikolojisinde nefrete yol açan korku, toplum psikolojisinde de, pek farklı neticeler doğurmaz. Özel anlamda ise; Allah korkusu esbap yönünden bakılınca, fert ve toplum bazında; kısa vadede seküler bir fayda sağlasa da, uzun vadede ters teper, bilhassa toplum bazında ateizmi semirtir, geliştirir. Çünkü söz konusu bu korku, üzerine gidilerek çözülebilecek bir korku değilse, o zaman kaçılarak çözülme yoluna gidilir ve kaçılana nefret başlar.

Risaleler Allah’a korku ile tabi olmayı değil bilakis sevgi ve muhabbet ile Allah’a yaklaşmayı vaz ediyor. Elbette ki sevgi ile tabi oluş, en mükemmel kulluktur, nasıl ki bir öğrenci çekindiği, korktuğu (saygı ile de olsa) öğretmeninin sözünü istemeyerek yerine getirir, isteyerek yapsa da yarım yamalak yapar. Buna karşın sevdiği öğretmenin sözünü ise canı gönülden yapar, hem de tam ve eksiksiz yapmaya çalışır. Öğretmeni canını istese belki canını bile verir.

Bediüzzaman Risalelerde, mehafetullah (Allah korkusu) veya haşyetullah (saygı ile Allah korkusu) mevzularından hemen hiç bahsetmemiş, sanırım mehafetullah kavramını bir yerde kullanmış.

Hutbe-i Şamiye’nin İkinci Zeyl’inin İkinci Kısmı’nda Sevgili Üstad şöyle diyor: “Allah kalbin batınını, iman ve marifet ve muhabbeti için yaratmıştır.”

Bundan anlaşılacağı üzere; kalbimizin batının, yani sırrının ve manasının yaratılış gayesi; önce iman, sonra marifet yani bilmek ve akabinde de Allah’a muhabbet ve dahi nihayette lezzet-i ruhaniyeye varmaktır.

Müşahedetullah yani rüyet-i İlahiye (Allah’ı görmek) Risalelerde, 16 yerde mevzu-i bahs edilmiş, manası işlenmiş, fakat bu kavramları kullanmadan manalarının işlenmesi ise; belki de 16’nın kim bilir kaç katıdır.

Muhabbetullah (Allah’a sevgi) : Risalelerde 50 yerde bahis konusu edilmiş, manası işlenmiş. Muhabbet kelimesi 109 yerde bahis konusu edilmiş.

Marifetullah (Allah’ı tanıma) ise 88 yerde konu olarak işlenmiş, bahis konusu edilmiş, 5 yerde delilleri sunulmakla beraber, toplam 93 kez işlenmiş. Marifet kelimesi 8 yerde bahis konusu edilmiş.

Netice olarak Risaleler, bizleri Allah’tan korkmaya değil, daha çok Allah’a sevgiye ve mutlak şevke davet ediyor. Şevkin ise; aşktan daha keskin ve daha yüksek olduğunu ve bundan sonraki makamın ise; mutlak şükür olduğunu ifade ediyor: 'Acz-i mutlak, fakr-ı mutlak, şevk-i mutlak, şükr-ü mutlak ey aziz'

Ayrıca makrodan mikroya, kainattaki cazibe kanunlarından misaller vererek, kainattaki her şeyin sevgi eksenli olduğunu, muhtelif vesilelerle ispat ediyor.

Pekala, durum gerçekte böyleyken, nasıl oluyor da bazı entelektüel kesimlerde, sevgi peygamberi olarak İsa Aleyhisselamı biliyorlar? Bilhassa, bir çok üniversite talebeleri bunu böyle biliyor ve bazılarıyla - yaptığımız sohbetlerde, İsa Aleyhisselamı daha çok sevdiklerini ve bunun günah olup olmadığını soruyorlar.

Peygamberimizi (asm.) tanımamaları ve onu sevmemeleri onların hatası mı, yoksa Peygamberimizi (asm.) güya tanıtmak ve sevdirmek maksadıyla ortaya çıkıp, onu eksik ve yanlış tanıtan bizlerin hatası mı?

Biz, bütün yetersizliğimize rağmen ortaya atılıp, Sevgili Gül-ü Zişan’ı (asm.) anlatıyoruz, O’nu anlamadan, O’nun gibi yaşamadan.

Ve bu güne kadar maalesef bir çok eserde, Sevgili Peygamberimizin (asm.) hep savaşları ön plana çıkarılıp işlenmesi neticesinde, O’nun (asm.) elinde kılınç cengaver bir peygamber olarak tanınmasına sebep olmuş. Peygamber Efendimiz’in (asm.) hayatını konu edinen hemen her çalışmada, sinema, tiyatro, şiir ve diğer edebi anlatımlar vd.lerinde, hep savaşları ön plana çıkarmışız. O’nun sevgi, aşk, şefkat, merhamet, ümmetine fedaiyet ve alemlere rahmet özelliklerini ikinci plana itmişiz.

Azrail (as.) Sevgili Peygamberimizin (asm.) canını kabzederken biraz canı yanınca Azrail’i (as.) durdurup: “Ya Azrail ümmetim zayıftır dayanamaz, onların canlarını alırken, onlara vereceğin zahmeti ve şiddeti, şimdi bana yükle, bana ver”, demesini naklederek, O’nun (asm.) ümmetine muhabbetini ve ümmeti için fedaiyet boyutunu dile getirmek, savaşlarından daha mı önemsizdir?

Ayrıca “O’nun (asm.) gibi yaşamak” demek, O'nun (asm.) ahlakıyla ahlaklanmak demektir.

Niçin anlatamıyoruz?

Çünkü, insan ancak ve ancak yaşadığı güzelliğin güzelliğini, yaşadığı mutluluğun mutluluğunu, yaşadığı doğruların doğruluğunu, yaşadığı kemalatın kemalini ve nihayet yaşadığı aşkın, sevginin, şefkatin sıcaklığını ve kapsayıcılığını; başkasına en güzel ve ikna edici bir biçimde anlatıp, ona hissettirip, yaşatabilir.

Konuyu toparlayacak olursak, sonuçta Risale’nin amacı insanı sünnet-i seniyyeye ulaştırıp ittiba ettirmek, sünnet-i seniyyenin amacı ise insanı Rabbe taşımaktır. Bunu korku ile değil, muhabbetle yapmaktır.

En doğrusunu Sevgili Rabbim bilir.

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Sen her şeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın.

Allah’a emanet olunuz.

4. Şubat. 2005

Ali Oskan
Kayıt Tarihi : 25.3.2007 12:03:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ayşe Karapınar
    Ayşe Karapınar

    okunması gerekenler daha ziyade bilinmesi gerekenler... teşekkür ederim kaleminiz daimi olsun...
    saygılarımla. Ayşe.

    Cevap Yaz
  • Rabia Sultan
    Rabia Sultan

    Efendim toplumun kanayan yarası olan bir konuya değinmişsiniz, kaleminiz daim olsun. Allah sevgisi tüm insanlığın kalbine nakşolsun inşaallah.

    Rabia BARIŞ

    Cevap Yaz
  • İhsan Ertem
    İhsan Ertem

    Öyle güzel bir konuyu açmışsınız ki .............
    Bu gün son peygamberin öğretisinin dışında ; öğreti ve dinler varsa sebebi bahsettiğiniz konunun anlaşılıp yaşantıya geçirilememesindendir..........

    Gönlüne sağlık Dostum........teşekkürler

    Cevap Yaz
  • Cemcemi Cem
    Cemcemi Cem

    DINI BILGILER DEVAMLILIGI BIZIM MANEVIYATIMIZI GÜCLÜ KILIYOR HERZAMAN,TSK LER SN HOCAM HÜRMETLERIMLE

    Cevap Yaz
  • İhsan Altınışık
    İhsan Altınışık

    Çünkü, insan ancak ve ancak yaşadığı güzelliğin güzelliğini, yaşadığı mutluluğun mutluluğunu, yaşadığı doğruların doğruluğunu, yaşadığı kemalatın kemalini ve nihayet yaşadığı aşkın, sevginin, şefkatin sıcaklığını ve kapsayıcılığını, başkasına en güzel ve ikna edici bir biçimde anlatıp, ona hissettirip, yaşattırabilir.

    Belkide bunun için,insanlar artık sevgiyi yüreklerinde hissedemedikleri için sevgisizlik çağını yaşıyoruz..

    Tebrikler..Keyifle okudum..

    Saygı ve sevgilerimle..

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (8)

Ali Oskan