Hüzzam Bir Eylül
Yıllar gelip geçti habersiz,
Bilmem hatırlatmış mıdır rüzgâr sana,
Bir Eylül akşamıydı gidişin,
Hüzün kokuyordu kaldırımlar,
Yüreğimde suskun bir çığlık gibi
Ne vefasız bu mevsim,
Ne yitik bu sonbahar,
Dökülüp hazan oldu yapraklar,
Her biri ayrılığın sessiz tanığı,
Her biri gözlerimde solgun bir hatıra.
Konmasa da dallarıma
Esmer bakışlı yuvasız kuşlar,
Göç yollarına düşmüş umutlar gibi
Savruldular uzak şehirlere,
Bana bırakarak yalnızlığın koynunu.
Bana; ömrümce
Hüzzam bir Eylül,
Bir de yalnızlıkları kuşatan
Hicazdan bir gökyüzü kaldı,
Aheste düşen notalarıyla
Kalbimin tellerini kanatan.
Rüzgârla sürüklenen
Yeter başıboş bulutlar,
Her biri senin sessiz yüzün,
Her biri suskun bir veda bakışı,
Benden kaçan gölgen gibi.
Ve ben,
Her Eylül akşamında
Yüreğimde yeniden gömerim seni,
Toprağına gözyaşı serperim,
Bir hüzün türküsüyle avuturum kalbimi.
Ne yazık ki bilirim,
Mevsimler döner,
Güneş yine doğar,
Ama ben hep o akşamda kalırım,
Senin gidişinin rüzgârında,
Hüzzam bir Eylülde,
Bir daha hiç bitmeyen sonbaharda.
Özgen Öz
Kayıt Tarihi : 28.10.2021 12:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir sonbahar akşamıydı. Hava, hafif esen bir rüzgârla sararmış yaprakların dallardan kopup yere düştüğü o hüzünlü anlardan birine bürünmüştü. İki kalp, uzun zaman boyunca birbirine dokunmuş, sevinçleri de hüzünleri de paylaşmıştı. Ama o gün, takvim yaprakları Eylül’ü gösterirken, ayrılık vakti geldi. Kadın, sessiz bir veda ile arkasını dönüp gitti. Arkasında bıraktığı tek şey; gözlerinde saklı duran o son bakıştı. Erkek, olduğu yerde kaldı. Dudaklarından tek bir kelime dökülmedi, çünkü kalbi söylemek istediklerini taşıyamıyordu. O günden sonra mevsimler değişti, yıllar gelip geçti. Ama içindeki Eylül hiç bitmedi. Çünkü o akşam, yalnızca bir ayrılık değil, aynı zamanda hayatının en derin sessizliği başlamıştı. Her Eylül geldiğinde, rüzgârın uğultusunda onun adını duyar gibi oldu. Bulutlara baktığında yüzünü, yağmur damlalarında gözyaşlarını gördü. Yaprakların yere düşüşü ona hep o vedayı hatırlattı. Şiirde anlatılan işte tam da bu: Bir insanın, bir mevsime hapsedilmiş ayrılığı. Eylül, artık onun için yalnızca bir ay değil; içinde daima yankılanan bir “hüzzam makamı”, bir “hicaz gökyüzü”, bitmeyen bir hüzün oldu. Bu şiirin hikâyesi, aslında bir aşkın sonbaharda yarım kalışı, bir vedanın ömre dönüşmesi.
Hüzzam yaşayan bir tek biz değilmişiz bu evrende .Eylül ile gelen hüzün yağmurlarında ıslanırken üşür hep yalnızlaşan yürekler .
Çok teşekkürler şair dostu
birde yalnızlıkları kuşatan
Hicazdan bir gökyüzü ....
Birde başıboş bulutlar yeter ...
Tarzinız betimlemeleriniz çok güçlü. Sizin şiirlerinizde ki duygu patlamalarını seviyorum.
Yüreğinize ve kaleminize sağlık
saygı ve sevgiyle
Teşekkürler şair dostu
TÜM YORUMLAR (2)