Huzur dedikleri, yalan değil, kustuğum zehrin sonu,
Binlerce kilometre ötede, çelikten kurulmuş bir kuyu.
Bir insanın sesinde saklı kalmış zavallı bir teselli,
Ne gariptir, en büyük acıya bile bile gebe bu deli,
Bir şairin dediği gibi; "Sesinde sarılmak vardı" derken,
Lakin o ses, şimdi mezarımdan kalkan iğrenç bir uğultu.
Seni özlediğim her an, kalbime inen bir demir perde.
O eski fotoğrafın, yüzümde patlayan soğuk bir darbe.
Sesin, kokun... her şey kırok bir kaburga göğüs kafesimde,
Özlediğimde de işte, zavallı bir cellat gibiyim;
Sevdiğim ne varsa boğazlayıp havaya savuruyorum.
Bu çaresizlik, ruhumun daimi prangası, LANET OLSUN hiçbir şey yapamıyorum.
Ah, keşke sadece seni düşünen, kimliksiz bir utanç olmasaydım,
Keşke bu iğrenç hayal yerine, teninde irini atan bir yara olsaydım.
Seni çok özledim, bu laneti beynine kazı, ezberle;
Bu özlem artık ne bir istek, ne de aptal bir hayal.
Gelmeyeceğini en derin, en çürümüş hücremle bilerek yaşamak,
İşte alnıma zorla kazınmış, silinmez, KIZIL bir yara, bir melankoli.
Suçlu aramak neye yarar ki? Artık kimin hatası, kimin kanlı günahı?
Ne sen, ne de ben... Aramızdaki bu mesafe, bizi sessizce değil, yutarak öldürüyor.
Ne affetmek ne de o sahte özür dilemek; hepsi eriyen değil, donmuş bir kar,
"Yeter artık, gel çok özledim!" fısıltısı, boğazıma takılmış bir çığlık.
Boş bir kuyuya atılan son taşın sesi gibi sağır edici.
Çünkü bilirim: Gel desen de, artık o kirli kapını çalmayacağım.
Ne sen kurban, ne de ben, bu ayrılık ezelden bir intikam gibi yazılmıştı.
O eski aşkın kokusu, rüzgârın unuttuğu bir yalan değil, bırakılan bir ceset.
Affetmek bitti, özür dilemek yandı, geriye sadece nefretin külü kaldı.
O çok özlediğim kavuşma, sadece bir hayalmiş, evet, bir aptallıkmış.
Gelme artık. Çünkü gelsen de,
Karşında ruhunu yiyip bitirmiş, çürümüş bir enkaz bulacaksın.
Bedenim bu hasretten geriye kalan, kendi mezarına dikilmiş buzdan bir heykel.
Yüreğimde biriken hasret, KENDİME VURDUĞUM kanayan bir mühür oldu.
Ne fotoğrafın avutur beni bu saatten sonra, ne o yalan sesin.
Ben, sensizliğin bu soğuk, dar odasında,
yalnızca kendi ellerimle boğulmayı seçiyorum.
Bu şiir, ölümsüz aşkımıza değil, aşkın katili HASRETE yazılmış ölümsüz bir ağıttır.
Kayıt Tarihi : 1.11.2025 17:15:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!