Huyum kurusun
Okuduğum kitaplar, makaleler, dergiler, izlediğim filmler… Çoğunun yazarını yönetmenini hatırlayamam… Kitapların adını bile unuturum…
Benim okuduklarımdan aldığım, süte maya olarak katılan bir kaşık yoğurt gibidir. Birikerek Kabarır, zenginleştirir beni…
Hırsızlık yapan nasıl çaldığı malın sahibini görmek istemezse işte ben de öyle. Okuduğum yazıların, izlediğim filmlerin sahiplerini görmem…
İmza almak için kitap almam, kitaba ihtiyacım meraklarımı gidermek, ufkumu dünyaya açmak içindir. O bakımdan maya aldığım insanlara karşı da hain olarak hissederim kendimi… Utanırım onlardan…
Beynimde, hafızamda, o isimlere ayrılan yerler sanki, bir şirketin muhasebe kayıtlarında ki pasif değerler gibi gelir bana. Pasif değerleri olmayan şirket olur mu? Elbette olmaz ama kabarık pasif değerleri de hiçbir şirket kabul etmez… Muhasebeciye diker gözlerini ‘’Sana niye maaş veriyorum!’’ der gibi…
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.