Bir yolki dönemediğin dönüp kollarında ölemediğin sağı solu...
Uçurum ve tuzaklar gözlerde sis perdesi,
Görülmez olur en parlak ışıklar
Boğazına kadar kan dolarsın
Kusamadığın gecenin koynuna...
Mısralarına bir cinayetin kokusu bulaşır
Çıldırmış bir şairin devrik cümlelerden oluşturduğu şiir gibiyim ardında...
SEN devirmek için gittin...O'ysa şair cümlelerini...
Sevdasını kıskandığından devirir..!
Bir tek sevdiği anlasın...diye
Şimdi herkez anlıyor sevdamı...
Sade ve anlaşılabilir bir türkçe ile... yüreğime hasret yazdın diye
Bir tırtıl misalidir yaşadığımız hayat..
Çok kısadır aslında ömür denen şey.
Kelebek misali doğar,
Yaşar ve ölürüz..
Kendi kozamızı öreriz hayat boyu.
Ya yakıp kendimizi,
SANA...dair keşkeler bile yokken dilimde...
SEN dönmeyi hayal bile etme..!
Zira sen giderken yıktın güven denen limanları,
Yelken aç şimdi sahil'ime uzak denizlere...
ZEYTİN AĞACI... !
ALLAHın ayetlerinde bahsettiği ağaç..
Baktığında ha yıkıldı ha yıkılacak sandığın,
Fakat, bin ile üçbin yıl arasında yaşayabilen,
İzmit !
Bu kent insanlara kendi yalnızlığını katar biraz,
Örneğin bu kentte büyümüş zengin olmuş insanlara bir bak!
Çokturlar aslında fakat göremezsin bir arada,
Bir araya getiremez O/nları en prestijli kurum ve kuruluşlar
Hatta en güçlü iktidarlar..!
Bir ana ağlıyor
Ağlarken evladına
Haykırıyor dünyaya
Vatan sağolsun
Bir vatan yanıyor bu acı ile
Bir mola gerek,
Bir nefes durabilsek,
Farkedeceğiz zamanın kaçmadığını.
Zaman duruyor da,
Biz geçiyoruz içinden,
Hemde koşar adım.
Bak oluyormuş... nefes alınıyor,veriliyormuş!
Yemek yenebiliyor çay sigara içilebiliyormuş!
Hatta ara sıra bir kaç kadehle gülünebiliyormuş!
Eş dost ile sohbet ediliyormuş...!
Seviliyor... hatta sevişiliyormuş ! Gidenin ardından...
Rengi olmayan gök kuşağının üzerinden kayılabiliyormuş!
İçinde, benim olmadığım bir hayatı yaşıyorken,
İçinde, benim yaşamadığım bir evde yaşıyorken.
Yastığına başını her koyduğunda,
Aklına beni getir getirde ağla.
Bir şarkıdır bu sana yazdığım aslında,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!