Oturuyorum, eskiden "biz" olduğumuz yerde,
Aynı kafede, aynı taburede.
Lakin pek bi' sessiz, eski tat yok gibi çevrede
Baksana, sönüyor neşeyle yanan lamba bile...
Deli ediyor beni,
Bir çarşının içinde ellerine sarılsam
Baksam gözlerine, elini bırakmasam?
Yanımda olsan ve bu gecede başımı okşasan,
Benim için yirmi dakka geç uyusan,
Uykusuz kalır mısın anne?
Çok kalabalık değil mi?
Kafamızdakiler sorun değil mi?
Seslere dayanabilir mi kulaklakların?
Her halinden belli, biraz sessizlik iyi gelecek gibi...
Ellerin, bir şey söyleyecek gibi,
Sana tiryaki bir ruh bu bedendeki
Her gündüz ile gece arası,
Sensizlikten ikisinin ortasında boğulu.
Uğruna dökülecek, bir dere gibi akacak
Yığınla kelimeler vardır sana
Zihin denen kara kutuda.
Çaresizim, gitmeliyim uzaklara.
Öyle bir soyutlanayım ki buralardan ve senden
Kalmasın aklımda ölümden başka bir şey.
Ama imkansız, çünkü benim aklım kaçık.
Seni şapşal şey...
Biz zaten ayrıyız yaşarken,
Bir gün essin kafamıza, gel
Çıkalım sonbahar ayazında yağmurun altına.
Saatler 9'u gösterirken, gel
Yarınsız koşalım akşamların huzurunda.
Bir gün essin kafamıza, gel
Bazen kar yağar ya ufakça geceden,
Herkesler uyurken usul usul...
Sezdirmeden kimseye dökülür ya beyazlar,
Utandırmadan yeşilleri yok olurlar inceden...
Kendini unutturmak için yağar taneler,
Bir yaz günü penceredeyim.
Sol tarafta seni kestirdim gözüme.
Fark ettim ki gözüm dalmış gözlerine.
Bilmem!
Belki son dalışımdı bu denize.
Sokaklar kalabalık ve sesli
Söyle, hangi baş kalktıda gördü güneşi?
Hayat akıyor da, kim biliyor önemini?
Derdi olan aradı mı ki merhemeni?
İnsanlar unutmuş gülmeyi,
Bir yer düşün ki,
Öyle saklı ve öyle güzel ki,
Yıl aldıkça tazelenen
Baharı hiç bitmeyecek olan...
Anahtarı anca tek kişide
Tek kişilik dev bahçe...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!