Ey kocamış ihtiyar,insanı yutan Dünya!
Kimine hor görünüp,kimin aldatan Dünya!
Sen Şeddat'ın cenneti,Nemrut'un cehennemi,
Sonsuzluk denizinde sallanan sarhoş gemi,
Güzeller içinde bence en güzel,
Ölümsüz hüsnünle,sensin sen güzel.
Hürüler içinde Cennette bile;
Ararda bulurum seni ben güzel.
Saatın hırçın zili yirmidördü vuruyor,
Hala garip bir adam masada oturuyor.
Alnı avuçlarında,bilmem ne düşünüyor,
Kafasında yıldızlar,fırıl fırıl dönüyor.
Söyle bana nerelere gitmiştin,
Rüyama girmedin neden akşam sen?
Nasıl beni yalnızlığa terkettin,
Sözünden mi döndün güzel yoksam sen?
İnce bir hıçkırık camda yalnızlık,
Vakitsiz bir hazan,bilmem ki neden,
Bağlar solmuş sararıyor yapraklar.
Yaşım henüz geçmemişken yirmiden;
Yüzüm kırış kırış,saçımda aklar.
Ağır ağır kararırken ufuklar,
Çocukluğumu yaşadığım;
O uzak şirin köyde,
Çam ve ladin ağaçlarıyla kaplı,
'Karanlık Dere'ormanında.
Uzun.narin ve ince;
Bir kaya vardı.
Hazanla birlikte,yaprak olmuşum.
Ezilmiş,çiğnenmiş toprak olmuşum.
Yıllardır yüzmüşüm aşk ummanında;
Gözyaşıyla yunmuş pir-ü pak olmuşum.
Gök masmavi değilmiş,
Irmaklar öyle durgun,
Sarı sarı yapraklar;
Toprakta tomar tomar...
Sessiz ıssız caddeler,
Pınarlar akmaz yorgun.
Madem ki sevmiyorsun zümrüt gözlü meleğim.
Neden baygın gözlerle yüzüme bakıyorsun?
Bakışların ne sıcak ey nazlı kelebeğim.
Mum gibi hazin hazin gönlümü yakıyorsun?
Bağda gülde sen varsın,dal dal çiçek çiçeksin,
O hülyalı yan bahışlar,
Yahtı beni,yıhtı beni.
O gamzeler,o gülüşler,
Yahtı beni,yıhtı beni.
Ağzında inci diş midir?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!