Tüm beyaz kağıtları isminle kapladım
Seni yeryüzüne çıkarıyorum, gönlümde saklayıp
durduğum yeter,
Aylardır görüyorum güneş doğuyor gökyüyüzünü aralayıp,
Bende, karalayıp duruyorum kağıdı, satırlarımla yaralayıp
Son olsun da sonradan olmasın
Kader var insanoğlu koyamaz kural, göm kartları
Doldu vakit, gidelim bu diyardan çöz atları
Yeteri kadar morarmış senin de göz altların
Belli ki geceyi gündüz eyleyip uyumadın
Gözlerimi sana kapatınca varlığını duyarım
Gözümden düştüğünü gördüm demin
Yanaklarıma dokunmak içindi demi
Yanaklarım gözyaşlarımın ulaşacağı son zemin
Ve gözyaşlarım umuda giden son gemi
Bir hayalden ibarettin, benim için
Sana koştuğum her an zamana ihanet
Sen dahi zamana ediyorken minnet
Seni zamana tercih etmemdi cehalet
Bu yüzden gözlerim veriyor kefalet
Hüzün kaplamış bedenimi anne, bu nasıl kıyafet?
Yankılanır bir minareden adım
Benim için yıkanır o zaman musalla taşı
Derler kaçtı merhumun yaşı
De o zaman kalmamıştı başında saçı
Gözyaşı eşliğinde uğurlarlar beni
Yaprakların da ölümü taşıyor, takvim
Her koparılan yaprakta doluyor, vaktim
Ve takvim, sonbahar da ki ağaç gibi
Emsalsiz bir yok oluşu gösteriyor sanki
Ayın kaşları çatık
Karanlık bir oda, kırık dökük bir masa,
Üstünde mum yanar
Ben öldüm, istersen cesedi mi mumyala
Sana olan hislerim denizdeki kum kadar
Kendime geleceğim , susarsa duvarlar
Güneş vurdu pencereme, sabah olmuş uyardı
Dağılmış saçlarım, karıncalanmış parmaklarım
Uyandım,
Günaydın,
Hâlâ gözlerimin altında günahlarım, zifiri karanlık
Gözlerimi açmak için yıllarca gün saydım
Gelmesi de gitmesi kadar kolay olsaydı keşke
Akbabanın mutluluğu gördüğü leşte
Anlamı olmayan bir şiir ve notasız bir beste
Olsa da yaşadığım hayat,
Uyanıyorum her gün yeni bir sabaha eski bir sesle
Mutluluğum odanın tabanından izlemek tavanı
Bir zamanlar gözlerinde can bulan sazandım
Varlığımı yok sayınca yok oluş kazandı
Herkes biraz kaybetti, kâr eden sadece zamandı
Bir savaşın içinde yanlız bir insanın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!