İçimi ezer delice bir cesaret
görünmez bir el kilitler kapılarımı,
miskinliğimden değil bu minnet
çaresizim seni sevdiğimi söyleyemem.
Dilsizim.
Altın bir bukağısın ayaklarımda
durgun nehirlere batırılmış zincir,
bir güneş taşısın geçtiğim yollara dikilmiş
zifir gecelere atılmış maytap,
bir aşiret beratısın üstünde suretim basılı
hayta kalbime emanet edilmiş cevahir,
Dün güneşi paramparça gördüm pencerenden perdeleri çektiğimde
siyah bir seccade gibi önüne serdim yüzümü ben de.
Eğildim nehrine mataramı mengü suyunla doldurmak için
gördüm aşık suretimi kırık camında elimdeki fenerin.
Trabzanlara yaslanıp şarkı söylüyor bir kadın
anlayamadığım tuhaf bir dille ve ivmeyle.
Kuru yapraklar savruluyor ıssız yamaçlara yukarı
tansökümü öpüşüyor şehir surlarıyla ansızın.
Seni bir kilise avlusunda dilenmeliyim artık
haçlara gerili avuçlarımda bir suskun çan.
–Ben değil miyim şu yıkıntıların üzerinde uzanan
saçlarım darmadağınık.
Seni bir sinagog avlusunda dilenmeliyim artık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!