Elinde bastonu kamburca beli,
Sakalı uzunca gördüm ihtiyar.
Ayağında çarık yırtık elbise,
Bilinmeyen yoldan gitti ihtiyar.
Gözleri takatsiz bakıyor bana,
Izdırap veriyor bana
Alıp verdiğim her nefes
Aşkın o işveli saatlerinden
Gün gelip bıkacağımızı
Nerden bilirdim ey sevgili
Nereden bilirdim
İzmir körfezinde bir rafineri
Dumanları çıkar taki engine.
Bulutlar üstünde var bacaları
Yanaşır oraya büyük bir gemi.
Bembeyaz çatılı büyük ambarlar
Çok çalımlıydı.
Güzelliğine hayran kalırdı insan.
Yürüyüşüne ah çekerdi,
Ama ne ah.
Yüreği hoplardı insanın,
Beyni zonklardı.
Estikçe ılık ılık rüzgar,
Saçılıyordu saçları.
Rüzgar vurdukça tellerine tek tek
Havalanıyordu saçları.
Eteği de uçuyordu göklere,
Aldırmıyordu hayran bakan gözlere
Bir bahçe, bir çiçek,meyve ağacı.
Görürsen sevgilim beni hatırla.
Sarmaş dolaş gezen bir çift aşığı,
Görürsen sevgilim beni hatırla.
Kaldırımda gezen yalnız insanı,
Göçmen kuşlar gibi oradan oraya
Mevsim mevsim dolaşırım güzel yar
Bazen dağ başında bazen ovada
Yoruldukça konaklarım güzel yar
Şu mavi göklerde gönlüm şenlenir
Bir zemheri ayazı ben anamdan doğmuşum
Doğar doğmaz ağlamış hemencik yorulmuşum
Garip kalmışım yuvada dünyadan usanmışım
Söyle anam ne zaman bahtım açık kalacak
Böyle gurbet ellerde söyle halim ne olacak
Köyüme giderken kenarda atlar
Dağılmış ovaya durmadan otlar
Buğday tarlasından geriye saplar
Kalmışta canım harmana benzer
Köyümün içinde birkaç gülüm var
Bak ne güzel açmış bahçede çiçek
Neden böyle dertli üzgün durursun.
Böyle boyun büküp durma be kardeş
Yoksa üzüntüden çok mahvolursun.
Güneşte doğmuş hep senin için
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!