Hüseyin Cayıklı Şiirleri - Şair Hüseyin ...

Hüseyin Cayıklı

ben ne zaman seni sevdiğimi söylesem
deniz kenarına giderim
dertlerimi döviz yapıp bozdurmak için
her deniz kenarı bir döviz bürosudur
brokerlar anlamaz bir aşkın bitiminde ki göz yaşlarını
serbest ekonomidir hayatımız

Devamını Oku
Hüseyin Cayıklı

ben geldim...topraktan yapılmış testilerinizden su içmek için.sizinle sadece yer yüzünde değil gökyüzünden merhaba demek için burdayım.Anlamsız manalar aramıyorum gözlerinizde...kimseyi sevmek için değil maksadım....ben geldim...açın kapıyı...

bir o kadar ürkektir vücudum...
dokunursanız üşürüm...
dışarda bırakırsanız öksüz çocuk gibi olurum...
lütfen açın kapıyı...

Devamını Oku
Hüseyin Cayıklı

uzun gunler gecmisti...
dag sirtlarinda ki cam agaclari izinizi goremez ve soramaz olmustu...
dun aksam huzun dolu bir kizi aglarken gormustum...
yanina gittim
benim kibrista ki en iyi dostum yalnizligi andiriyordu gozleri
sana asik bir adam ne yapar ki

Devamını Oku
Hüseyin Cayıklı

yıllar geride kalmıştı.geride kalan yılların günlerine bakınca bir kaç arkadaşla emindik birşeylerin değişeceğine.Azimliydik kararlıydık bir şeylerin bizi bulup bu karanlıktan kurtulacağımızı biliyorduk.yıllar geçip bu zamana gelince kafama bir balyoz düştü.evet birşeyler değişti değişen biz olmuştuk.değişen zamandı zamanla beraber sevdiklerimizde değişiyordu ne apansız bir süreçti bu sev sevil ve terket.istemeden terkettik bazı yerleri.büyüdüğümüz şehirden kaynaklanıyor olması gerek ki dostluk arkadaşlık marşları deniz kenarında söylenirdi.çamlıklarda kızlarla sevişmezdik biz meydanlarda büyüdük meydanlarda sevişip meydanlarda ölürdük.biz sadece buna inanmıştık.kısacası kaybetmeye.biz kaybetmeye alışmıştık.kaybeden hep biz olmuştuk.mazoşistlik değildir ama zevk alıyorduk artık acı çekmekten bir süreden sonra alışkanlık yapıyordu.biz kaybetmeyi lise yıllarında benimsemişiz o zaman tutturursan yazar olacağım diye kaybedersin tabi.her zaman kendimizi avuturduk şimdi olduğu gibi ne zormuş yaşamak ne zormuş birşeylere baştan başlamak.tekrar aşk yaşamak ne kadar yabancıymış bu coğrafyada ne kadar korkakça ne kadar korkuyorum aslında uzak bir aşka sevdalanmış bir yüreği intihara meğilli yürekle değiştirmeyi.şu kente baktığımda her tarafında ayrı bir acı ayrı kederler.bize türkülerimizi söyletmiyorlar bu şehirde.biz türkülerimizde kaybettik.şimdi diyeceksiniz bana bu kadar acı ne işi,bu kadar acı özgürlüğün emeğin tutsak kalmış sevdaların bu kadar acı bu sehrin kendinde var biz onun yanında yalan ama sadece bir sorun var bizim gibi olacak kısacası kaybedecek bir çırak arıyoruz son kuşağın temsili için...

Devamını Oku
Hüseyin Cayıklı

kacinci yaziki bilmiyorum..
gidisine dair o kadar cok yazdim ki
kaybettikten sonra anliyorsun
bir yaz daha geldi
ve memleket dedigim yerim bana o kadar uzak...
simdi nerelerdesin bilemiyorum

Devamını Oku
Hüseyin Cayıklı

yazmak istiyorum.seni yazılara dokerken dusunuyorum ne mutlu bize hala yaşıyoruz ve sevıyoruz...şimdi uzak bir ülkenin içinde bir düş görüyorsun...sen uyuyorsun bu saatte ben seni yazıyorum...

Devamını Oku
Hüseyin Cayıklı

Aşk kapıyı çaldı
ben geldim dedi.
her taraf dagınıktı
dusunceler savrulmustu.
ask kapıyı caldı,
ben geldim dedi.

Devamını Oku
Hüseyin Cayıklı

uyandım ve gözlerimi açtım
karşımda boş bir duvar ve yalnızlık.
çok zor.
zor biliyorum ah şimdi böyle yaşamak
dışarı çıkıyorum sahile doğru gidiyorum
balıkçılar yok

Devamını Oku
Hüseyin Cayıklı

Aslında bütün herşey yalandı....

bütün göçler bir nedenle yapılmaktadır...nedeni vardır aslında nedensizlik olan insanlarda...ve göçler ne yazıkki nedensiz sonuçlar üzerine yapılmıştır...göç edilen şehirler diğer şehrin sokaklarını andırır ve insanlar genellikle o sokaklar üzerine bezetme yaparlar...değişen sadece zamandır...göç yollarında aşklar hiçsizlik ismini alırlar...duyarsızdır sevişmeler,terkedilmiş bir şehirin acısını taşır...çocuklar gezer dağlarda adlarını bilmeyen aslında kardeşlik türkülerini beraber hep bir ağızdan ve hep aynı şehire göç eden çocuklar birbirlerini vururlar...oysa göç ve aşk onları doğarken vurmuştu...hepsinin nedeni nedensizlik değilmiydi?
oysa şimdi insanlar anlıyor ki vuranda vurulandı hep aynı çocuklardı...
Aslında bütün herşey yalandı...

Devamını Oku
Hüseyin Cayıklı

yaktigim sigara gibi yaniyor vucudun.su andan elimde ve ben dumanini izlerken hayatimizin film seridi gibi gectigini goruyorum.inanamiyorum ne aptalca yerlerde hata yapmisim ne kadar sacmalamisim ne kadar az yol almisim.Ben hala annesinin elinden tutmak isteyen cocukmusum da yillar acimasiz davranmis beni buyutmus.oysa biz annemle izmitte fethiye caddesinde gezerken elimde ki dondurmayi dusurdugumde birisinin bana tekrar o dondurmadan alacagini bilerek gonul rahatligiyla yiyebiliyordum.cunku cocuktum.buyudum yillar acimasiz zamandan bizi gecirdi elimizde ki insanlari kacirdigimizda bir daha donemeyeceklerini anladim.buyumustum annemi dusunuyorumda...fedakarliklarin ve benim aptalca yaptigim yalnisliklarim ama aramizda ki o bag o kopmayan o simsicacik yakinlik.Ben buyudugumu asla kabul etmedim cunku buyudugunde kaybediyorsun.Aslinda dogum gunlerimden nefret ederim yine yaslandik dedigim olmamistir ama icimde bir gun kirkli yillari kutlayacaksin...belkide ellileri...altmislari her gun olume biraz daha yaklasmak ve yaninda kimse olmamak bu aci veriyor.Hayatimda ki her gun beni terkeden kadina benziyor bir dahada geri donmuyor...Buyudugumu yalniz kaldigimda anladim sevdigim kadinlarin birisi terk edince anneme gidip agladigim gun annemin benle dertlesmesiyle buyudugumu hissettim.Anladim ki Nufus cuzdanim yalan soylemiyor...Polisler artik sen cocuksun demiyor.Buyudum arka sokaklara yikilmis enkazlari birakirken babamin arkamdan kostugunu gordum...Sokak afisleri anlatiyordu halimi.Bir tiyatro oyunu gibiydi hayat bende onun bas rolunde ki sahis...Oyunun bir sorunu vardi perde kapanmiyordu.o zaman anladim her dogum gunum perdeyi yavas yavas kapattigina.Bu oyunun sonu olmadigini ve icinde Istanbul denen bir sehirin olmadigina inandiriyorum.Ben Bursayi da seviyordum.Tophanesini de unutmazdim altiparmagin sinemalarini ve nalbantoglunun soguk karli bir gunde kestanesini unutamam.Birde o gunden...bir gun evvel alti tane alinmis bir gul.Bursayi da unutamazdim, Istanbulu da...mesala izmiti unuttum sevdiklerimin olmesiyle gitsemde koymuyor geceleri susayarak uyanmiyorum o sehirde...gitmek bile gelmiyor zaten gitmiyorum.Bir gun korkuyorum ki kortuklarim basima gelmistir Bursa dan kopucagim diye nitekim koptum sevdigim kadinin gitmesiyle oraya da veda ettim.Kala kala yasadigim yer kibris kaldi.Hayatimin en guzel oyununu oynuyorum.Bu oyunun adini duymadiysaniz.size soyluyorum adi yalnizlik...

Devamını Oku