beklerken seni;
çamurdan çanak yapar bir Hitit köylüsü
işveli bir Romalı Kız lir çalar
şiirler yazılır Afrodit’e güzelliğini öven
köz köz olur ateş tam tavında
Asurlu bir usta demir döver
Fatih’i, Yavuz’u, Kanuni’yi
Başkumandan Mustafa Kemal’i
sanki hiç tanımazmış gibi
saldırdı ülkeme yedi düveli
Anafartalar’ım, Conkbayır’ım
macun şekerini bilir misiniz?
renksiz çocukluğumun rengiydi onlar.
macuncu dedenin hünerli ellerinde
renk cümbüşü içinde dansedip,
tahta çubuklar üzerinde görkemle yükselerek
midemize inecekleri ânı sabırsızlıkla bekler,
sevgili; ey deli dolu akan ırmak
ey ele avuca sığmayan çıkmaz sokak
verimsiz toprakların çatlağında saklanan
gözlerimin gölgesindeki ey gözlerden yasak
izin yok, rüyada bile iz yok krallığından
Kuruduysa eğer sensizlikten bu sevda denizi;
Öyleyse pupa yelken gittiğim bu yer neresi…
umut bittiyse eğer;
farkında değilizdir öldüğümüzün...
Hüsamettin GÜNAÇTI
cebimde günlük düşler,
elimde saklı gülüşler var
farkındayım…
benden hiç söylenmemiş sözler bekliyorsun
hayata, kim bilir belki de aşka dair (sözler ya şiir olur, ya da ölür şair)
kızıl şafakları anlatayım istersen
sevgi yüklü yağmurlar taşısın bulut
el versin ustam hayat aşıma
vadesi geçmiş yüzlerce umut
gülmesin arkamdan, çıksın karşıma
ilkyaz günleri gibi koksun toprak
her sabah horozlar öttüğünde
dallarına kuşlar konsun isterim
ve her yeni gün gülümsese yüzüne
güneş seni selâmlasa derim
bir yaşayıp bin düşünsem ve haykırsam
“insan âşık olmalı yeniden imkânsıza inat”
ilk aşklar
okulda başlar.
hülyalı bakışlar,
gizli kaçamaklar.
zorla alınan izinler,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!