Şehre çöken sisle aldım kara haberini,
çığlıklarımı o dağdan duydun mu Memed'im
Beni de delip geçen,yüreğindeki kurşun,
Yaşanacak bir ömrü, bedeninden sildi mi Memed'im
Sana şehit derler al bayrağa sarılmışsın.
Aşk ektim bu yıl üzerine, umut tarlası.
İster nadasa yat,
İster sarsın taşlar her yanını.
Bak gör;
Nasıl da filizlenecek o tohumlar,
Hele bir yağsın şu nisan yağmurları...
Sana mevsimlerimi verdim sevgili,
Yeşil,turuncu, ak.
Senin için döküldüm sonbahar yüzlüm,
Yaprak yaprak...
Sana denizlerimi verdim sevgili,
Dalga dalga kıyılarına vurarak.
Sana akan sularıma,
Set ördüler Deniz'im.
Havada bir kasırga kokusu.
Bulutlarınsa gözleri ıslak.
Beni ancak, senin engin suların paklayacak.
Her gece buruk bir acı iner
Penceremden içeriye.
Ne gece biter,
Ne acı...
Sigaralar yanar peşpeşe.
Hele aylardan Eylül ise,
Ağlama Sıla'm
Kara çamur bulaşan gözyaşlarını
Sil çakmak gözlerinden.
Molozlara yenik düşse de minicik bedenin,
17 Ağustos'la,
Hani benim elma şekerim?
Gevreğine bayıldığım mis kokulu ekmeğim?
Tek kollu gezdirdiğim, saçları tiftik,
Boncuk gözleri düşmüş bebeğim nerede?
Bayramdan bayrama giyebildiğim,
Allı-güllü, cırtlak yeşil entarimi kim giymiş?
Soluğu sahilde alıyorum bazen
Boz bulanık sularıyla,
Marmara'yı izliyorum, senin yüzünü seyreder gibi...
Ve martılara simit atıyorum.
Ve kedileri kucaklıyorum bazen.
Bir sigara yakıyorum sonra.
Küçük saatim bıkmadın mı,
Gece gündüz çıt çıt ötmekten.
Bu acelen nereye.
Kimin içindir koşuşturman.
Bende zaman tükenmiş.
Dur Allah aşkına,
''Ağlıyor bu şehir gidişime,''dedi.
Arabasının içinde çisil çisil yağan yağmuru izlerken.
Son geceydi ikisi içinde.
Son vedaydı.
Adam gidiyordu...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!