Yıllardır içinde birikenler
Baksana,
Nasıl da çarpıyor duvarlarıma...
Bir fırtına kopsa,
Bir yağmur yağsa mesela
Alıp götürse tüm birikenlerini.
Anamın çok güzel elleri vardı.
Güneş kavruğu, esmer elleri.
Tarlada tırpan sallamaktan,
Ot biçip, bahçe sulamaktan,
Bir orduluk çamaşır yıkamaktan iyi anlayan;
İri, bakımsız ama güzel elleri...
.......Şimdi;
.......Hüzzam makamlı bir mevsim...,
.......Şimdi;
.......Perperişan halim...
.......Şimdi;
.......Gelişini beklerim...
Parlak ışıklarımı söndürdüm,
Ağır karanlığına inat gecenin.
Zifiri yalnızlıkları paylaştım, suskun acılarımla.
Fırtınalı denizlerde, hüzünlere açtım yelkenimi,
Rotam sensizlikte...
Bir tarafın yaz güneşi,
Bir tarafın buz dağı.
Kanat çırpmaktan yorulmuşum.
Söyle!
Güneş misin?
Ayaz mı?
Dalgalarım yitik mavi koylarda.
Yıldızlarım kayıp gitti gökyüzünden.
Birer birer terketti göçmen kuşlarım.
Bahara küskün papatyalarım.
Çocuklar neden gülümsemez yüzüme.
Telefonlarım sus pus.
Bir kadın dolaşırdı bu kaldırımlarda,
Gün çoktan tüketmişken ışıklarını...
Denizin isyankâr dalgaları arasında,
Usulca kaybolurdu çığlıkları...
Sen;
Uykunun en tatlı yerinde,
Çirkin bir kadınmışım.
Aynaların yalancısıyım.
Saçlarımda kırlar buldum;
Henüz yaşım yirmi.
Kızımın doğumundan kalmadır
Karnımdaki çatlaklar, tahta göğüslerim;
Koca yalanları yaşıyorum koynunda,
Yokuş yukarı taştan yolların, ciğerimi söküyor.
Kalabalığında can çekişiyorum.
Boğuluyorum körfezinin bulanık sularında.
Kestane satıcıların,
Para isteyen tinerci çocukların kanatıyor yaralarımı.
Sonbaharım desem ben,
Şuracıkta dökülecek yaprakların.
Dökme kadın.
Arkası kış bile olsa,
İlkbahar çok yakın.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!