Rüzgarlar esintilerini dünyada sergilediği zaman,
İnsanların varlıkları hissedildi, yavaş yavaş
Beklenmeyen zamanda etraf hislerle doldu,
Hayaller dünyasının varlıkları gibi...
Hülyalar gerçekleşti, o an.
Hey karanlık
Sana seslendim duymadın mı?
Sende bir resim gördüm farkına varmadın mı?
Denize açılan bir kapı vardı
Anahtarı da yanındaydı
Sorarım sana
İnanılmaz mekanda
Yaratırsın kafanda
Kendin bile inanamazsın
Şu bulunduğun zamanda
Yaratıcı düşüncelerle
Ulaşırsın fevkaladelere
Uzun yolculuk anında,
Gözlerim takıldı biranda,
Gökkuşağının renkleriyle kuşatılmış resimlere,
En içten resimlere.
Resimler karşıda sırayla yerleşmiş,
Taaa gökteyken bakar bize,
Tane tane düşer üzerimize,
Beyazlığıyla gözlerimizi efkarlandırır,
Yumuşaklığıyla içimizi gıdıklandırır,
Islatır bizi ne çare,
Ama yüzümüzü güldürür saniye saniye,
Gözlerden alevler göstermeli kendini
Gonca güller açmalı çevrede
İşte o an dans etmeli yemyeşil çimende
Eylül hüzün ayı değil, sevinç ayı olmalı
Yapraklar dökülmemeli sonbaharda, toplanmalılar gönül bahçesinde
İşte o an dans etmeli yemyeşil çimende
Cam bir kürede
Tek tek duran taneler
Kapalı yerde olsa dahi mutluluğuna mutluluk katan simler
Kendini tutsak gibi hissetsede renginden ödün vermeyen simler
Hareket etmekte güçlük çekselerde Yine de umutlarını kaybetmeden parlarlar
Tane tane düşerler cam kürede
Çok önemli güzel şeyler yaşarız,
Ne yaşadığımızın farkında değilizdir, ilk önce
Ağır adımlarla yürürüz üzerine
Anlamaya çalışırız
O yaşadığımız zamanın üzerindeki dikenleri farkederiz
Tek tek çekeriz ama hepsini aynı anda çekemeyiz
Hızlı bir şekilde işlersin
Pilotundan başka kimseyi dinlemezsin
Büyük gövdenle kmleri keşfedersin
Başını alıp gidersin
Gökyüzünün yollarındaki kuş
Seninle başladım ilk yolculuğuma,
Dünyanın en zevkli mekanında.
Tam dokuz ay boyunca,
Kazasız, belasız
İlerledim, uzun yolda seninle annem.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!