günlerdir aynı börekçidesin,
hani şu sekiz masası
otuziki sandalyesi olan
küçük dükkan...
aynı masada aynı sandalyede
...boşluk...
dört duvar arasında
şimdi tüm duygularım
sessizliği dinliyoruz
ben ve yalnızlık
en vefalısı aşkların...
Bekleyen uzaklar var mıdır gidilmesi gereken?
Çok uzaklar...Sevdalar koyup arkana,özlemler yaşanacak uzaklar
var mıdır? Kalp atışların beynine işler çoğu zaman,
bir şeyler tıkanıp kalır boğazında kaçacak delik ararsın.
Gözlerden uzak,sesten yoksun,insandan ırak...
Ağlamasına ağlarsın delice belki ama,
Korkak bir kız çocuğu kollarında
birazda şımarık...
Yokluğunda kaybolmuş,
benliğinin sokaklarında...
Yokluğunda tükenir nefesi,
kıvranır yatağın ücralarında...
gece ağlıyordu
yağmurda
ıslanmış,
duyguları sömürülmüş,
yüreği kırık
beyaz tenli kimsesiz kadına...
Vardın mı gönül
Ölümün yollarına katıksız
Arkanda ne kaldı
Gözü yaşlı bir kağıt
Bir de vefası kaleminin...
Öyle bir aşk masalına inanmışım ki
Rüzgarın getirdiği her melodi sen.
Her şarkıyı sen söylüyorsun cinsiyetsizce karşımda,
bütün orkestra sen.
Gitarda sen,
Kurtarsın kendini Zeynep
kurtarsın bu yitik limandan…
zeynep’in elleri suya deyince
içi titrerdi
gözleri yorgun…
özgürlüğü arıyorum
herhangi birağacın dallarında
yaprakları yeşile çalan...
belki de bir turna kanadında
kanatları mor olur mu bilmem, hiç görmediğim...
ya da gözlerin elasında çocuğun
Uyumsuz sandıklarının arasındadır,
aslında en gerçek uyum...
Dünya farklı renklerin karmaşasındadır.
Hayat arıza seslerle getirir kucağında insanı!
Gelinlik kefenin yanındadır
kefen gelinliğin yanında.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!