nefeslerin pamuk ipliğiyle bağlı olduklarını biliyorum,
yaşantı oluyorlar.
yemeklerin canımı çektirmelerini arzuluyorum,
bulantı oluyorlar.
insanların nasıl mutlu olduklarını meraklanıyorum,
bunaltı oluyorlar.
Rengi griye çalan bulut kardeşler
Hızlı hızlı nereye gidiyorsunuz?
Babanız mı kızar, anneniz mi bekler?
Geç kalınca hesap mı veriyorsunuz?
Zıplayıp yakalasam her birinizi
Bir ilkbahar günü
Masmavi, gökyüzü.
Deniz, çarşaf gibi...
Kayık çene çalıyor
İhtiyar iskeleyle.
Meraklı küçük midye,
Pamuk gibi bembeyazdır tüyleri,
Biri mavi, biri yeşil gözleri.
Minicik, pembecik bir burun,
Bıyıkları var, uzun uzun.
Fareler evimizde cirit atıyor,
Sırdaşım, bulut arkadaşım,
Bakıyorsun mahzun ve derin
Eksilmiş sanki bir yerin?
– Maalesef, Ay kardeşim, evet.
Yeryüzüne gelsin diye bereket
Sabrettim, yılmadım, yok demedim size ben.
Bağırmadım, kızmadım, tek söyledim dize ben.
Önlerde oldum yine, bak geliverdim göze ben.
Bin bir türlü sebepten, çok inemedim öze ben.
Yok saygı büyüğe, öğretmene ise asla!
Annemin yüreği sımsıcak,
Gözleri sevgi dolu.
Çünkü, o beni seviyor,
Seviyorum ben de onu.
Artık ayrıldık biz senden,
Oyunlarla büyüdük biz
Kurulan sıcak dostluklarla.
Bahçelerde, sokaklarda
Koştuk, eğlendik doyasıya.
İçkiye, uyuşturucuya alışma sakın!
İçenin yanına hiç varma yakın,
Hastanelere gidin de bir bakın,
Çoğunun bu yüzden çektiği derttir.
Hasretine hasretimi oyaladım,
Hamurunla unumu mayaladım.
Kavuşuruz diye kendimi oyaladım.
Nur yüzüne doyamadım anne.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!