Gökyüzüm,
güneşim hafif mağrur.
Ayağımın altındaki taşlarsa daha vakur.
Yamacımda kurumuş otlar asil biraz.
Dipsiz çukurda tuzlu sularım daha hırçın.
Manzaram ve ağacım yalnız.
Ve kalbim daha olgun artık.
Daha olgun ama yorgun ve yapayalnız.
Yüreğiniz gibi,
Siyahlaşıyor dünya günbegün.
Geceye bahane bulmayın
Zifir çıkıyor içinizden her geçen gün.
Gökyüzüm çatlak,
Asırların suyu sızıyor aralıklardan.
İşte bir ömür boyunca
Mutluluğu idam edenler.
Şimdi inkar ediyor,
Darağacında nöbet tutup,
İdam fermanımı imzalayanlar.
İşte bir ömür boyu
Saatleri sessize alanlar.
Bir ömür
Vaktin sesinden rahatsız olanlar.
Yoksa bu yüzden mi üretildi
Saniyesi sessizce dönen saatler
Bu yüzden mi anlamıyor kimse
Vakit denenin nasıl geçtiğini?
Ve yine inkar ediyor
Saatleri sessize alıp
Tiktaklara kulak tıkayanlar.
İçimizde; zamandan münezzeh
Azalmaz kaygılar
Erimez zımparalar vardı.
Ve bu hüzün faslını
Biraz daha ertelemek için
Yolu tekrar başa sardık.
Artık;
Eskisi gibi bakamıyoruz
Çünkü kalpler ölü doğdu
Gözyaşları gibi ölü doğduk
Ve bedeni toprağa gömüyorduk
Bu fasıl bitsin istemeyerek.
Nasıl sindirir zihin
Bu örtbas edilmez tutarsızlığı
Gökyüzü dahi barındırmıyorken
Aynı anda karanlık ve aydınlığı.
Kurgulanırken her şeyin illeti
Düşünmek, parçalamış tüm damarlarımı.
Terk edilişler fark edilmemiş
Ve körüklenmişken kahkahalarla.
Hem en olmadık zamanda
Kurumuş yeşeren bedenim.
Salkım söğüdün yapraklarından
Ve bir suçludan daha mahçup ruhum
Bağışlansın yüce bir kudret tarafından.
Kafes kafes derde hapis aklımı
Habis bir dünyadan göçmeden
Paklasın o yüce kudret.
Aydınlanıyor işte o kapalı gökyüzü
Etrafa kibarca saçılan tehditler
Son bir şansa bırakıyor yerini.
Tehdit ve bir şans daha
Tekrarlıyor kutsal kitabında.
Çünkü artık mahcup
Dünkü artıklarına bakıp,
Derin bir iç çeken çocuk.
Ve boşa alınan her nefesi
Geri soluyor şimdi mahcubiyetle.
Derken;
-ikenli sözcükleri seviyorken
Gençken, çocukken ve küçükken.
Dikenli sözcükler kuşatıyor sözlerimi.
İnsanken insanlık diye,
bir söz çalınıyor kulağıma bir yandan
Sonra insanlık çalınıyor dünyamdan.
Rubbema diyor,
Dönecek insanlık hasleti,
Rubbema, bitecek insanın hasreti.
Bakındım, dinledim ve cehdettim.
Ama ne gördüm ne işittim ne fehmettim
Olanların sessizce bitişini.
Olan biten terkibi
Geniş zamanı kuşatıyor gibiyse de
Olan biten artık olup bitendi geçmişte.
Ve aklım bunu idrak etmişse de,
İdrak dahi
miş’li geçmiş zamanda gerçekleşmişti.
İşte olan biten,
Çocukken, bir teravih sonrası
Bir lokması eksik bir gofret düşüyor payıma.
Gençken, derken de
Sonrası gelmiyor.
Çünkü gençliğini yaşayamayan
Cümle kuramıyor gençken diye.
Çünkü yaşamak gerekiyor
Çünkü yaşamak eritiyor
Çünkü yaşayan anlatıyor olan bitenin özetini.
Çünkü yaşanan an batıyor doğan her güneş gibi.
Kayıt Tarihi : 6.5.2021 20:52:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Burhan Ali Yağmur](https://www.antoloji.com/i/siir/2021/05/06/hulasa-29.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!