Zaman akar durmaz eşiğinde
Sen durursun onun bitişiğinde
Duvarlar sarı boyalı duvarlar
Alnına yazılmış saklı bir kader var
Mazgallar geziyor ayaklarında
Dualar o güzel dudaklarında
Tanrının gizemli sunaklarında
Yıldızlı gökyüzünün bucağındasın
Anlamaz gök senin güzelliğini
Saklayamaz saklı özelliğini
Bir berduş misali düşmüşsem eğer
Mazgallara kazıyın tüm benliğimi
Ne olur kabul edin bencilliğimi
Dualar ah o pembe dualar
Mezarımı okşayıp arsa çıkarlar
Kalbim kabul etmese de öldüğünü
Bileceğim yanına gömüldüğümü
Kayıt Tarihi : 12.1.2024 17:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir gün savaşa katılan bir askerin evine ölüm haberi gelir. Bir patlamada öldüğü düşünülen gencin aslında bedeni bulunamaz ama yerlerde büyük miktarda kanına ulaşılır bu bir insanı öldürmeye yetecek miktarda bir kandır ve öldüğüne karar verilir. Aslında genç ölmemiştir o kan birikintisi pek çok askere aittir. Bu gencin bir de sevgilisi vardır. Gencin ona " sana pembe çok yakışıyor" demesi üzerine her buluşmalarında pembe ruj sürerek gelir. Ölüm haberini alınca gencin mezarının başında sürekli onu anar ve dua eder. Ama kız kanserdir ve sevgilisine bunu söylememiştir. Aslında onunla tanışıp sevgili olduktan sonra iyileşmeye başlamıştır. Doktoru bile durumu şaşkınlıkla izler ama gencin ölümüyle giderek zayıflamaya başlayan kız sonunda ölür daha önce bu kızı defalarca oğullarının mezarının başında gören çiftin akıllarına bu kızın neden burda olduğunu sormak gelir mi gelmez mi bilinmez ama sormazlar. Bir gün kapı çalar genç gelmiştir anne ve babası şaşkınlık ve sevinçle karşılar onu. Genç geri geleceğini söyleyerek aniden ayrılır ve sevgilisinin evine doğru koşar. Sarı boyalı büyük bir evde yaşıyordur kız evine geldiğinde kapıyı çalar. Daha önce anne ve babasıyla tanışmamıştır kızın. Kendini tanıtır ve o anda kızın annesinin yanağından göz yaşları süzülür. Oğlan anlam veremez bu duruma en sonunda kızın babası dayanamaz ve demek "O sensin" der ve oğlanı içeri alıp olanı biteni anlatır. Duydukları karşısında ne diyeceğini ne hissedeceğini bilemez genç sanki dünya durmuştur onun için hiçbir şeyin hiç kimsenin anlamı yoktur. Birkaç dakikalık duraksamanın ardından Kızın babası sert bir mizaçla "al bunu" diyerek bir mektup uzatır ve "Defol" diye bağırır bu sırada anne hala gözyaşı döküyordur. Oğlan mektubu alır emre uyar ve evden ayrılır işte o sarı boyalı duvarın orada mektubu okur. Kız mektubu bu gence yazmamıştır elbette anne ve babasına bir şeyler anlatır bu mektupta "Anneciğim babacığım sanırım terkediyorum sizi Ama unutmayın cennette kavuşacağız. Benim ailem olduğunuz için çok mutluyum. Babamın beni salıncakta salladığı günleri senin yaptığın doğum günü keklerini ve harika noelleri asla unutmayacağım. Hani bir noelde size trafik çok yoğun yetisemeyecegim demiştim ya işte o zaman size hayatımın tek yalanını söyledim. Aslında bir sevgilim vardı o zaman. Onu o kadar sevdim ki ne olursa olsun onunla olmak istedim o gece lütfen affedin beni. Hani doktor bana çok iyi gittiğimi iyilesecegimi bir kez daha yenebileceğimi söylüyordu ya işte hepsi onun bana verdiği mutluluk sayesindeydi ama biliyor musunuz o bir asker ve o artık yok çünkü vatanını korumak için savaştı ve öldü Şimdi siz o öldükten sonra benim yaşadığımı sanıyorsunuz ya işte orada yanılıyorsunuz ben ondan sonra zaten öldüm. Tek çabam babamın gururlu kızı olarak savaşarak öldüğümu size göstermekti. Lütfen affedin kızınızı , kızınız sizin için yaşamayı değil onun için ölmeyi seçti. Lütfen affedin kızınızı ve mezarımı onun mezarının yanına yaptırın." Mektubun sonunda kendi mezarının yerini ve ismini gördü. Oğlan bunları okuduktan sonra koşarak mezarının yanına gitti ve kızın mezarını gördü şimdiye kadarki süreçte tek göz yaşı dökmeyen genç ikisinin isminin yazılı olduğu taşlara baktı ve hıçkıra hıçkıra ağladı.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!