İki kızı oldu Selim ağanın
Görülmemiş güzellik var Hüdanın
Artık Keskin oldu senin vatanın
Afet olmuş dikenli bir gül Hüda
Siyah saç,kara göz,bir yakut benli
Al atına ad verdi seher yeli
Bir ağudan daha keskin zehirli
Tomurmayan dikenli bir gül Hüda
Bozkırda yetişir gök çiçekleri
Kara sevda etti nice erleri
Ocaklar söndürdü kara gözleri
Zehir saçan dikenli bir gül Hüda
Atın terkisinde kırma martini
Hiç bir yiğit tutamadı elini
Taranmış saçları sarmış belini
Gül açmayan dikenli bir gül Hüda
Bir gün oldu kesti yolunu tevfik
Onda gördü biraz azıcık mertlik
Vuruldu kayada kınalı keklik
Işık vermez dikenli bir gül Hüda
Güzelliği dilden dile dolaştı
Haberi Osman ağaya ulaştı
Anasıyla Hüda çokça ağlaştı
Kin besleyen dikenli bir gül Hüda
Selim ağa çok ister zenginliği
Hazırlık yapar gök çiçek çiftliği
Hüda gönülsüz giydi gelinliği
Bahtsız gelin dikenli bir gül Hüda
Evlendi ananın yalvarmasıyla
Gelin gitti davullu zurnasıyla
Silah atıldı toplu kırmasıyla
Hüzün dolu dikenli bir gül Hüda
Osman vurdu Alakıra gemini
Tadamadı asla aşkın demini
Hüdası etti intikam yemini
Yemin etmiş dikenli bir gül Hüda
Hüda gördü dağdaki hazineyi
Göze aldı Osmanı öldürmeyi
Tevfikle vurdu ağaya silleyi
Acımasız dikenli bir gül Hüda
Kana tutuldu döndüler deliye
Suçu yıkacaklar Garib Aliye
Bu acı haberi verdiler köye
İftiracı dikenli bir gül Hüda
Olayı duyunca geldi zabitler
Garib vurdu diye yemin ettiler
Hüda eyvahlar der kalbini dinler
Eyvah diyen dikenli bir gül Hüda
Attı iftirayı vicdanı titrer
Garibin aşkından çılgına döner
Boşalan göz yaşı sel gibi kükrer
Pişman olmuş dikenli bir gül Hüda
Hata etti affetmiyor kendini
Kimse bilmez içindeki derdini
Oda sevdi bir erkeğin merdini
Garib seven dikenli bir gül Hüda
Yüreğini yanar dağlar kor etti
Garibin vatanı ona göz etti
Göç eyledi Angaraya yerleşti
Eli yüzü dikenli bir gül Hüda
Angaradan aldı nakışlı konak
Cennete çevirdi saray yaparak
Ah çeker iniler içi yanarak
Yanık kalpli dikenli bir gül Hüda
Garib diye Angarada dolanır
Alinin aşkından solar sararır
Bahtsız Hüda Hüdasına yalvarır
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Gönderir altın dolusu keseler
Nasıl sevdiğini ah bir bilseler
Suçsuz Garibini salı verseler
Garib arar dikenli bir gül Hüda
Gardiyana sahte mektup gönderir
Zavallıyı delilere dönderir
Sevdiği Garibi gün yüzündedir
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Taht kurdu Angaralının gönlünde
Türkü oldu şairlerin dilinde
Ali için yanar aşkın çölünde
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Bir evlatlık aldı ismi Mevsime
Derdi çeker Hüda gitmez hekime
Garibin dağlarda özgür üzülme
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Haberci bekler kapının önünde
Işık yanar Çakırın haberinde
En son görmüşler onu Sarıgülde
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Yardım eder o hayır işlerine
Laf söyletmez namusla iffetine
Erkek kuşlar yanaşamaz köşküne
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Açmaz oldu gayri gül fidanları
Çöktü gözleri soldu yanakları
Hüzün çöker içine akşamları
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Benzedi depremden çıkan cennete
Azap çeker yaptığı marifete
Hoşnut oldu gösterilen hürmete
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Telleri kopmuş bir saza benziyor
Kırık kanadıyla artık uçmuyor
Hasta olmuş ateşlerde yanıyor
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Derdin içinde kahrolup eriyor
Vicdan azabı onu affetmiyor
El değmemiş gül Aliyi bekliyor
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Küstürdü Hüdayı aşkıyla keder
Açar ellerini dualar eder
Ya canımı al ya Alimi gönder
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Çılgınlar gibi seviyor Garibi
Odur benliğinin bir tek sahibi
Kararan dünyası cehennem gibi
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Kayboluyor akıncının torunu
Hergün çoğalıyor derdi sorunu
Buz dağları söndüremez korunu
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Gelen valiye överler Hüdayı
Kimseler bilmez bu kara sevdayı
Derler andırıyor bir osmanlıyı
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Ziyaret ederdi Hacı Bayramı
Suçum çok bağışla günahlarımı
Rabbim sen sararsın ancak yaramı
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Çilelerle geçti dört yıl aradan
Yaz başladı bunaldı sıcaklardan
Keçiörene gitti Angaradan
Garibine secdalı bir gül Hüda
Bir köşküde Keçiörende vardı
Katmer katmer renkli güller açardı
Bahçesinde kuşlar kanat çırpardı
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Derdini anlattı seher yeline
Bembeyaz bir gülü taktı göğsüne
Hasret kaldı Garibinin sesine
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Yürek parçalıyor acınır hali
Karaşarlı yiğit der Garib Ali
Hemen geldi göz önüne hayali
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Anlattı Garibin yaşadığını
Kayalar içindeki oymağını
Mesken tutmuş dedi o koç dağını
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Dedi sözüm var sözümü yiyemem
Dünyayı başıma yıksan diyemem
Köşkünüde versen ele veremem
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Garib sağ diye şükretti Mevlaya
Alim kavuşacaksın sende Hüdaya
Sürünür gelirim kalsamda yaya
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Vali diyor sür karabağ köyüne
Hüdanın ordaki beyaz köşküne
Süslü kupa durdu köşkün önüne
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Üç etekle üstündeki bindallı
Garib için giyer mor ile alı
Görünür paşa Hüdaya sevdalı
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Gözüyle paşaya yaptı kaçamak
İster valinin ağzından söz almak
Onun amacı Aliye kavuşmak
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Dediki paşaya sözün var bana
Gidek koç dağına sürek avına
Her şey feda olsun böyle sultana
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Paşa dedi koç dağı çok belalı
Aslanı kükrer kekliği kınalı
İçine girenler çıkar yaralı
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Hüda kızgın kızgın paşaya güler
Orda barınır aslan koç yiğitler
Onun için avı orada diler
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Paşa bey bir emirname yazdırır
Söylenen türküyü rafa kaldırır
Hüda hatun emri geri aldırır
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Baharın müjdesi zambaklar güller
Kuşlar dalda sevda şarkısı söyler
Bu aşk onu Alisine sürükler
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Rüyasında Ali testi doldurur
Yaban koçu gelmiş boynuzu vurur
Hüda ahlar çeker ağlayıp durur
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Haber yollar paşa gelemem diye
Emanet eder yaver Halit beye
Hüda umutla bürünür neşeye
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Şafakla birlikte çıktılar yola
Atı dizginledi sürdü dört nala
Ayaş yakınıda verdiler mola
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Garibe varınca açacak güller
Hüdayda çalıyor sazlarda teller
Gençler hüdaydaya oyun sergiler
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Alakırın üzerine yumuldu
Poşusunu rüzgar aldı savurdu
İçindeki alev onu kavurdu
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Hüda uçuyordu atın üstünde
Gözü yoktu parasında köşkünde
Yollar çok uzadı onun gözünde
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Önlerine çıktı derin bir dere
Hüda geçti dönmek kaldı yavere
Paşa çok üzüldü gelen habere
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Yıldırım hızıyla geçti dereyi
Bir an önceden Garibi görmeyi
Ruhunu yanında teslim etmeyi
Garibine sevdalı bir gül Hüda
İz sürenler bulamadı Hüdayı
O başardı koç dağına varmayı
Garibi saracak artık yarayı
Garibine sevdalı bir gül Hüda
Çatlayan atından düştü bayıldı
Ağzına kan doldu saçı dağıldı
Yetişen Garib boynuna sarıldı
Garibine kavuşmuş bir gül Hüda
Üç gün üç gece hiç gözün açmadı
Garibi başından hiç ayrılmadı
Hüda bayıldı Aliyi duymadı
Garibine kavuşmuş bir gül Hüda
Büzülen dudakları ah su dedi
Açtı gözlerini Garibim dedi
Seni canımdan çok sevdim ben dedi
Garibine kavuşmuş bir gül Hüda
Sarıldı Garibe erdi murada
İnanmıyor kendi sanki rüyada
Kavuştu Aliye ıssız dağlarda
Garibine kavuşmuş bir gül Hüda
Hüda anlatır Aliye derdini
Affedemez suçlu bulur kendini
İntikam için istedim zengini
Garibine kavuşmuş bir gül Hüda
Alim der gitme sensiz ne ediyim
Bir canım var iken şimdi ikiyim
Seninle ne olur bende geliyim
Garibine kavuşmuş bir gül Hüda
Yalnız kaldı gece kaya ininde
Garibini bekler mavzer elinde
Yeşil ışık yanar yakut beninde
Garibine kavuşmuş bir gül Hüda
Garib köye gitti o hep ağladı
Acıları yüreğini dağladı
Gözü uzaklarda onu aradı
Garibine kavuşmuş bir gül Hüda
Issız dağ başında gece geçmiyor
Vakit geçti Ali neden gelmiyor
Aldı tüfeğini onu arıyor
Garibine kavuşmuş bir gül Hüda
Aşağıdan duydu silah sesleri
Dağı titretti Alim deyişleri
Yırtıcı kaplan gibi gidişleri
Garibine kavuşmuş bir gül Hüda
Buldu Alisini yattı sipere
Mermi bastı elindeki mavzere
Gördüki Aliden kan akar yere
Garibine kavuşmuş bir gül Hüda
Çırpındı kalktı baktı Alisine
Bir mavzer kurşunu yedi göğsüne
Yığıldı düştü Alinin üstüne
Garibine kavuşmuş bir gül Hüda
Yattıkları çukur bölendi kana
Elin delisi kıydı iki cana
Bakmadılar çıkan af fermanına
Garibine kavuşmuş bir gül Hüda
Alim bana kollarını açdedi
Allah duamızı kabul eyledi
Hem ceza hemde muradımı verdi
Beni yalnız koyma sende gel dedi
Hüdasına kavuşmuş bir gül Hüda
İrfan sever Garib ile Hüdayı
Allahım vermiş bu aşkı sevdayı
Sevenler eder onlara duayı
Yeriniz olsun cennetin sarayı
20/01/2002/
İrfan Çelik 1Kayıt Tarihi : 12.12.2011 12:37:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gerçek yaşanmış bir aşk öyküsü sonucu ölümle bitmiştir.Ankarada yaşanmıştır.
![İrfan Çelik 1](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/12/12/hudayda-ask-oykusu-huda.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!