I
ey hücremin duldasındaki sıcak esinti
sabah güneşiyle mi geldin gece karanlığı çöktüğünde mi
hüzün mü getirdin yoksa yeni bir sevda mı
yağmur bereketinde
deniz dalgalarının hırçınlığı var esişinde
II
ey hücremin duldasındaki sıcak esinti
ben seni tanıyorum sen beni tanımazsın
sen çırılçıplak yalnızlığımsın zemheri ayazında
kanayan yaramsın güz vakti umarsız
attığım voltasın çektiğim tespihsin
oltu taşından işlemeli/suskunsam
iki büklüm el pençe divan duruyorsam karşında
sözcükler sesini yitiriyorsa dilimin ucundan
inan ki bir sevdanın yüreğimde bıraktığı hummadandır
III
ey hücremin duldasındaki sıcak esinti
öyle suskun durma bana ay ışığından bahset
gecenin kara bahtlı yüzleri aydınlanıyor mu ışıltısında
günbatımları çizdiğim gibi duruyor mu/her gün
kızıllaşıyor mu gökyüzü bir martının kanatlarında
öyle suskun durma
ateş böceğinin gözlerinde söken şafağı anlat bana
toprağa düşen cemreyi yeşeren çimeni
kışın inadına açan fideyi doğan kuzuyu anlat bana
yağmurda yıkanmak nasılmış bir güz akşamında
bir çiçeği koklamak neymiş
bir şiiri okumak bakarak sevdiğinin göz bebeklerine
teninin sıcaklığında erimek
dudaklarında soluklanmak
demli bir çay içmek neymiş kaygısızca anlat bana
IV
ey hücremin duldasındaki sıcak esinti
öyle suskun durma bana kadınları anlat
köylü kadınları/emeği toprağın çakıl taşlarında yiten
sevdası demir kafeste kanadı kırık kuş gibi ecel teri döken
çatlamış ellerinin sürgün nasırlarında çeyiz dizen
sürmeli bakışlarında güneşi emziren o kadınları
ırgat kadınlarını anlat bana
V
ey hücremin duldasındaki sıcak esinti
öyle suskun durma bana çocukları anlat
boyacı çocukları/düşü yırtılan uçurtmalarda yiten çocukları
simidi gözyaşında buğulanan
umudu balonlarda savrulan
yüreği ayazlı gecelerde buz tutan
kaldırım taşlarında koyun koyuna yatan o çocukları
sokak çocuklarını anlat bana
VI
ey hücremin duldasındaki sıcak esinti
öyle suskun durma bana kumruları anlat
palmiyelerin kekik kokulu külünde sevişen
kızıllaşan bedenlerinde aşkın türküsünü söyleyen o kumruları
hani deniz mavisinde süzülerek uçan
dolunayda seyre dalan kayalıklara gizlenmiş sevgilileri
doğan sabaha gecenin sırrını fısıldayan o kumruları anlat
VII
ey hücremin duldasındaki sıcak esinti
öyle suskun durma
bana köşe başında keman çalan o amcayı anlat
saçlarına ak düşmüş o amcayı
hani gençliğinde Ağrı’nın hırçınlığını kemanında dizginleyen
Harran’ın cerenlerini Fırat boylarında halaya dizen
Çukurova’nın sarı sıcağında sesi gümüşten kurşun gibi yankılanan
o amcayı anlat
VIII
ey hücremin duldasındaki sıcak esinti
ben seni tanıyorum sen beni tanımazsın
sen kendini çoğaltan hasretliğimsin
sen beni vuransın
uykusuz gecelerde kefenimi biçensin
beni gömensin yaldızlı bir deniz yüzeyine bir akşam vakti
öyle suskun durma
bana yiten çocukluğumun peşi sıra koşan gençliğimi anlat
Şubat 2001
Silifke-mersin
Kayıt Tarihi : 6.2.2004 11:23:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mehmet Şükrü Kaplan](https://www.antoloji.com/i/siir/2004/02/06/hucremin-duldasindaki-sicak-esinti.jpg)
Çok güzel bir şiir.O sıcak esintiniz hiç eksik olmasın....Sevgiyle kalın.
TÜM YORUMLAR (4)