Ey derviş bana ötesini anlat.
Tutsaklığımdan ötesini
Beni benden alan gecenin ötesini
Anlat hadi benden gerisini
Gidilecek bir yol var mıdır?
Kafana esti mi yürüdüğün bir yol
İnsanların suratlarını çarpa çarpa,
Kollarını yara yara çılgınca yürünecek bir yol
Ve yahut, öfkeli değil de mutluca, gülümseyerek
Huzuru iliklerine kadar hissederek
Mücadele edecek bir yol var mıdır?
Ey derviş!
Benim mabedimde yoktur.
Gidilecek bir yol
Engebeli ve yorgundur zaman.
Bir o kadar da ilkel.
Ayaklar yürümez akıllar yürür.
Düşünceler yürür şuursuzca.
Ey derviş anlat bana
Çiçekler var mıdır?
Baharda mı yeşerir toprak?
Yediveren mi derler Diyarbekir güllerine?
Ve rengarenk gülümser mi güneşin ardından
Barut kokusuna rağmen
Gülümseme duyulur der içimdeki şair.
Sahiden ey derviş!
Çiçekler güler mi?
Gülünce hüzünler de gider mi?
Hadi anlat!
Gider mi hüzünler?
Bizim yaralarımızı astığımız bir duvar vardır.
Bazen seyredince çiçekleri düşlerim
Hangisine benzer bilemem.
Kokusu gülümsetmez .
Hüzünler de hiç gitmez burada
Ey derviş güneş doğar mı?
Karanlığın üzerine beyaz bir gelinlik gibi,
Sahiden, şafak dedikleri yerde,
Tam üşürken, tam da bitmişken umutlar
Doğar mı güneş?
Hadi söyle doğar mı?
Ben en çok güneşin aydınlığını severim.
Gerisi fayda veremez bana
Üşüyen yüreğim ısınmaz çünkü!
Ey derviş susma anlat hadi.
Beni en çok susuşlar yaralar
Sen susarsan
En büyük darbe olur
Hücremdeki direnişe.
Susma anlat hadi
Havalar nasıl peki?
Yağmur yağar mı? Memlekete
Islatır mı aşıkları?
Yağmur nedir bilir misin?
İçimdeki şair der ki
Adem ile Havva’nın göz yaşlarıdır.
Altında yürümek öylesine kutsaldır.
Yoksa kar’ mı yağar?
Beyaza bürünür her yer
Karanlık nedir bilmez gözler.
Çocukların eğlencesi olur.
Ya da göründüğü gibi değildir ha!
Üşütür düşleri donar tüm uzuvlar
Ayaz vurur sonra babaların emeklerine
Üstüne bir de zemheri.
İçimdeki şair zılgıtlar da dondu der.
Üşürse bir medeniyet
O zaman her yer hücre, her yer kapan olur
Benim gönlüme düşen kar üşütmez
Benim üstüme yağan yağmur da ıslatmaz
Peki nedir üşüten?
Yüreğimiz neden ıslaktır?
Sessizliğin uğultusu mu?
Demir parmaklıklar mı?
Ey derviş hadi anlat bana
Çocuklar mutlular mı?
Gülüp oynarlar mı?
Caddeler de parklarda koştururlar mı?
Yoksa onlarda mı mutsuz?
Araba kornaları mı böler cıvıltıları?
Yoksa bombalar mı?
Anlat hadi.
Daha mı kötüsü yoksa!
“Bombalar oyunları bölmez, öldürür”
İçimdeki şair;
“Gözleri, yoksul çocuklarla doludur ülkem” der.
Çocuk gülüşleri hayatın damarlarıdır.
Onlar atmazsa geriye hiç bir şey atmaz.
Benim mabedimde en güzel şey nedir bilir misin
Parçalanmış çocuk cesetleri görmemek?
Ey derviş!
Hadi özgürlüğü anlat, yaşamayı anlat
Benim düşlerim kadar güzel midir?
Alabildiğince gözler,
Yeşil bir deniz düşlerim.
Mavi bir sandalda mutluluğa yelken açarım.
Bir türkü söyler güneş
Ben kemanıma sarılırım.
Nakaratım özgürlüktür.
Mevsimim şafak!
Yolum sevdayadır
...
Ve
İşte tam o esnada...
Orta yerinden vurulur her şey!
İkiye bölünür uykularım
Gerçek ya da yalan
Ak ya da kara
Ortası yoktur hiç bir şeyin
Sadece
Ortasından vurulan bir dünya vardır.
Abdurrahman TaşinKayıt Tarihi : 23.12.2022 22:44:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Abdurrahman Taşin](https://www.antoloji.com/i/siir/2022/12/23/hucredeki-dus.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!