Ben kimim;
Aslında sayıların, yılların hiç önemi yoktur ama geleneksel olmuş özgeçmişi tarihlerle yazmak. 1978 yılında Kahramanmaraş’ta dünyaya gözlerimi açtım.1,5 yaşında Adana’ya yerleşip Adana kültürü ile büyüdüm ve öğrenim hayatım boyunca Adana’da kaldım. Adana kültürü ile büyüdüğüm için kendimi Adanalı olarak ifade ettim ve ben bir Adana kızıyım. Yazmaya olan tutkum ilkokul döneminde annemin şiir okumaya teşviki ile başladı. İlkokulda bütün özel günlerde şiir okuyanlar arasında ilk sırada ben vardım. Bu maceram daha sonra yazmaya dönüştü. Kalem tutmayı öğrenmemle birlikte günlük tutmaya da başladım. İlk şiirimi lisede okul duvarına yazmıştım. Tabi şimdi hatırlamıyorum bile ne yazdığımı. Günlük tutmak şiire, edebiyata ve sanata eğilimimi artırdı. 17 yaşında yerel bir radyoda Djlik yapmaya başladım. Radyonun büyülü dünyası beni çok etkilemişti ve bu yönde hayaller kurmaya başladım. Bu hayaller sonrasında beni televizyon dünyası ile tanıştırdı. Adana’da yerel bir televizyon kanalında şiir programı yapmaya başladım. Evlendikten sonra şiire ve yazmaya bir süre ara verdim. Fakat bu hasret fazla uzun sürmedi. 2000’li yıllarda Kahramanmaraş Aksu TV de asistanlık ve Program sunuculuğuna yeniden başladım. Bunun yanı sıra Kahramanmaraş’ın yerel bir gazetesinde Genel Müdürlük görevini üstlendim. Şehir değişikliği sebebi ile tekrar memleketim Adana’ya döndüm ve Adana TV de çalışmaya başladım. Şiir programları yapmak benim için Edebiyat dünyasına açılan kapı oldu. Şiire olan aşkım biraz daha arttı bu sayede. Yazmak benim için kendimi ifade etme biçimi. Kalem ve kağıtsız bir hayat düşünemiyorum. Duygularımın mürekkep aracılığı ile sayfalara dökülmesi ayrı bir haz veriyor. Hali hazırda bir internet radyosunda Kalem İzi isimli programı yapıyorum ve şu anda sahnelenmek üzere olan bir çocuk oyununda başrol karakterini canlandırıyorum. Kendimi tam anlamıyla bir sanat kadını olarak ifade ediyor geri kalan yaşamım süresince kariyerimi Tiyatro, Radyo ve Edebiyat alanında tamamlamak istiyorum.
Eserleri
KABUL OLMAYAN DUAMSIN
Kanlı bıçaklı bu aralar mantığımla kalbim
Meydan muharebesinde esir şimdi hislerim
Bedenim başıboş gezer acı çeker şu kalbim
Hekimler fayda etmez kabul olmayan duamsın
Aklım almıyor anlamıyorum aptalım belki
Hırpalıyorum bedeni kinim kendime sanki
Kılavuz istemez görünen köy uzak değil ki
Bu yol fayda etmez kabul olmayan duamsın
Bir dünyan var tuttuğun avucunun ortasında
Tahtı belli tacı belli kim var ise orada
Kendime bir yer isterim kalbinin kenarında
Aminler fayda etmez kabul olmayan duamsın
Ömür boyu beklesem de seni etmem şikâyet
Şu canımı yoluna sererim bir bilsen kıymet
Önünde diz çöktüğün başka kadın varsa şayet
Secde etmek faydasız kabul olmayan duamsın
Adakları adasam kurbanlar kessem yoluna
Bin bir dualar edip hatim indirsem sonuna
Rabbim bağışlasın seni ömrümün her anına
Desem de fayda etmez kabul olmayan duamsın
Rahmet yağmuru yağsa da gökyüzünden üstüme
Melekler secde etse nur inse bile yüzüme
Vahi gelse tövbe haşa Mesih dense adıma
Arşı âlâya çıksam kabul olmayan duamsın
Huban Asena Özkan.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!