Hû’ya Doğru
Bu sabah yine
Gökyüzünde kapkara bulutlar dolaşıyor,
Oradan oraya değil,
Aslında hep aynı yere varıyorlar
takdire.
Benim gözlerim gibi…
Ağlamaya değil,
Arınmaya hazır.
Fırtına öncesi sessizlik
Bir cezbeye benziyor.
Bu sessizlik ilahidir;
Çünkü sözün bittiği yerde başlar Hak.
Gün, kendini değil
O’nu hatırlatıyor bana.
Bulutların ardında gizlenen nur
inkâr edilmez.
Zira karanlık bile emirle gelir,
emirle çekilir.
Sema’ya açılan ellerim
Bir şey istemiyor artık.
İstemekten vazgeçmek de
bir duadır çünkü.
Yüreğim,
Ben demekten yorulmuş,
Sen demekten geçmiş,
Adını anmaya cesaret edemediği
bir aşka teslim.
Aşk dediğim
Bir yüzün sureti değil,
Bir varlığın yokluğunda
erime hâlidir.
Canımda kalan her sızı
Beni benden alan bir çağrıdır;
çünkü Hak,
Kulunu en çok acının içinden büyütür.
Benliğim çözülüyor her secdede,
Adım siliniyor dualarımda.
Beni bana soran ne varsa susuyor.
Ne zaman içim daralsa
Bir isim düşüyor kalbime;
Dilimin bilmediğini ruhum tanıyor.
Göğsümde bir ağırlık değil bu,
bir el var sanki…
Görünmeyen,
Ama her şeyi yerli yerine koyan.
Bazen secdeye varıyorum
ben yere değil,
yer bana yaklaşıyor.
Çünkü ilahi güç
Kulun eğildiği yerde tecelli eder.
Anlıyorum
Aşk bir kavuşma değilmiş,
O’nunla dolup
Kendinden taşma hâliymiş.
Şimdi ben
Bulutların dilini biliyorum.
Yağmur emirle iner, rahmetle dokunur.
Bu yüzden yüreğim
Yanarken bile sükûnet bulur
Çünkü biliyorum
Beni tutan bir kudret var
benden içeri.
Ben artık kendime sığmıyorum
Bildiğim tek şey
Allah tektir.
Ben susarım...
Hû.
Kayıt Tarihi : 20.12.2025 10:22:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!