Hoşgörülü Ol Yeter Şiiri - Sezayi Tuğla

Sezayi Tuğla
1645

ŞİİR


12

TAKİPÇİ

Hoşgörülü Ol Yeter

Telaş etme, problemler çözülür,
N’olur biraz hoşgörülü ol yeter.
Sen kaba olursan, çevren üzülür,
Hadi, biraz hoşgörülü ol yeter.

Şikâyeti, oldukça aza indir,
Nefsini ve şeytanı, biraz sindir,
İnsanın düşmanı hırsı ve kindir,
Gel kardeşim, hoşgörülü ol yeter.

Herkesi kardeşin olarak tanı,
Kin güderek sevindirme şeytanı,
Kucaklaşıp, kalkındırın vatanı,
Her kesime hoşgörülü ol yeter.

At kibiri, iyi olsun huyumuz,
Ortak bizim toprağımız, suyumuz,
Çekişmekle kazılmasın kuyumuz,
Nefse uyma, hoşgörülü ol yeter.

Ne çatlayın, kırılın ve yarılın,
Nede küsün, kavga edip darılın,
Kardeş olun, barışın ve sarılın,
Tüm dünyaya hoşgörülü ol yeter.

(EYLÜL 2007)

Sezayi Tuğla
Kayıt Tarihi : 30.10.2012 14:56:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


KARAMSARLIK VE GÜVEN Karamsarlık ruhumuza işlemiş. Birçok şeyden, ümitsizliğimizden dolayı elimizi, ayağımızı çekeriz. “Ben yapamam ki”, “Ben beceremem ki”, “Bu iş beni aşar”, “Neden hep benimle uğraşıyorlar? ” gibi, problem çözmekten daha çok, problem oluştururuz yaşantımızda. Oysa bir parça cesaret, bir parça hoşgörü, bir parça tevekkül her müşkülün anahtarıdır. Zaman ve moral, her türlü sıkıntı ve dertlerimize en iyi ilaçtır bazen. Yeter ki kendimize olan güvenimizi yitirmeyip, zamanlamayı iyi yapalım. Hep bardağın boş tarafını görerek şikâyetçi olmaktansa bardağın dolu tarafına bakarak halimize şükretmesini ne zaman ön plâna çıkarırsak, çok daha mutlu olduğumuzun farkına varırız mutlaka. Gıpta etmekle kıskanmanın, cimrilikle tutumluluğun, gururla tevazuunun, savurganlıkla cömertliğin analizini çok iyi yapmalıyız. Bunları birbirine karıştıranlar, genellikle problemlerini çözmekten daha çok, içinden çıkılmaz bir hale getirirler. “Alan el” olmaktan ziyade, “veren el” olmak insanı hem mutlu eder, hem de dünyada adil ve eşit bir denge oluşmasına katkıda bulunmaya iter. Evet, bu dünya bir imtihan alanı. Nefsimizle imtihan ediliyoruz, çevremizle imtihan ediliyoruz, boyumuzla-posumuzla, yaşımızla, gücümüzle… Kısacası tüm varlık ve düşüncelerimizle imtihan ediliyoruz. Bize düşen, bu imtihanı en iyi bir şekilde kazanmaktır. Başaramasak da çaba göstermemiz bile puanımızı kesinlikle artıracaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Zamanın birinde, her şeyden şikâyetçi olan bir çırak varmış. Ustası ne iş verse, kendi beceriksizliğini hep başkalarının davranışlarına bağlarmış. Başarısızlıklarının tek müsebbibi, çevresindeki diğer insanlarmış. Ustası bir gün çırağa der ki; “Git, bir avuç tuzla, bir bardak su getir.” Çırak denileni yapar. Usta; “O tuzu bardağa koy, karıştır ve iç.” Çırak, denileni yaparak bir yudum su içmesiyle çıkarması bir olur. Suyun içilemeyecek kadar berbat olduğundan şikâyet eder. Usta der ki; “Şimdi git bir avuç tuz al ve benimle gel. Çırak yine denileni yapar ve ustasıyla birlikte berrak bir gölün kenarına gelirler. Ustası çırağa; “O tuzu göle dök ve gölden bir bardak su iç.” Çırak tuzu göle döker, tuz göle karışır. Bir bardak içer ve gayet güzel bir tadı olduğunu söyler. Usta, çırağına; “İşte, gördüğün gibi bir bardak su olmaktansa, bir göl gibi olursan, bütün şikâyetlerinin son bulduğunu göreceksin.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sezayi Tuğla