Bu son çalışım kapını.
Gözlerinin edasında boğulmaya son gelişim. Rüzgarların kokunu ulaştıramayacağı kadar göçmenim uzaklara. Ellerim ellerinin yokluğuna üşümeyecek bir ağustos akşamında.
Bağıra bağıra sana yazdığım her şiiri, satır satır söküyorum kitabımdan. Artık o dalgalı saçlarına dokunmak için bir ömür bekleyen gönlüme laf anlatabiliyorum. İçin için çektiğim sigaramın konusuna kahraman değilsin artık. Saatlerce düşündükten sonra aradığım telefonun, o ilk çalışındaki kalp atışlarıma sebep olan heyecanım da kalmadı.
Biliyorum cehenneme dönmüş canım bedenimden çıkana kadar kokunu özleyeceğim. Varını yoğunu göğsümden toplamış bütün şiirler en dokunaklı satırlarda yine sana rastlayacak. Biliyorum hiç geçip gitmeyecek ay yüzün boşluğumdan. Sabah akşam sana çıksa da yolum, ben en büyük kaybımı yine sende yaşayacağım. Yine en çok sen kayıp olacaksın sol muhitimden, en çok sen bendeyken.
Geçmeyecek acım.
Senelerce, bir bahar akşamı koynunda yatıp, bir kış sabahı yokluğuna kalkacağım. Adını duymak, bağıra bağıra kan ter içinde uyandığım en korkulu rüyam olacak benim. Sigaramın eşlik ettiği bütün yaralı şarkılar yokluğuna karanfil bırakacak. Her sabah; özlemine denk ölüm kalım savaşına yenik düştükten sonra, gecenin derin sessizliğinde yine sana uyanacağım. Sen hep; en güzelinden bir parça yarım kalacaksın bende. Ve ben, hep en güzelinden bir parça daha fazla kaybetmiş.
Hoşça kal iki gözüm...
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta