Etme demem; bin senelik hayal kur
Lakin, yıllar yaş alıyor bil, e mi
Bittiğinde bir ömürlük o parkur
Kirpiklerde yaş kalıyor bil, e mi
Sanmaki hep güller açar yüzünde
Neşe de var bu hayatta hüzün de
Çok baharlar olsa ne ki düzünde
Son etaba kış kalıyor bil, e mi
Vakt-i gurub üzerine çökerken
Kime sorsan ölüm için çok erken
Can cihandan el eteği çekerken
Nice kırık düş kalıyor bil, e mi
Yıllar çizik attıkça o deriye
Kara kaşlar yer açıyor griye
Ağızdaki incilerden geriye
Üç beş eğri diş kalıyor bil, e mi
Uyan artık ninni değil bu selâ
Amacını bir sorgula mesela
Sen ne kadar çabalarsan çabala
Yine eksik iş kalıyor bil, e mi
Üç nefeslik can taşırken sol köşe
Niye bu hırs, beş asırlık endişe
Nasibinde lokma yoksa bir dişe
Sofradaki aş, kalıyor; bil, e mi!
Kem diline kâr sayarken can yakan
Secdelere yaş döküyor ayıkan
Gök kubbede hoş bir seda bırakan
Anılarda hoş kalıyor bil, e mi
Demem o ki; değmiyor bu telaşa
Kovulmuşa ne köle ol ne maşa
Sal'dan sin'e koyulurken bey, paşa
Avuçları boş kalıyor bil, e mi!
Varsın "ben"de bir dev görsün her cüce
Akıbeti ihtar eder kör gece
Cism-ü candan isme dair sadece
Bir dikili taş kalıyor bil... e mi!
Kayıt Tarihi : 23.4.2025 19:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!