Hüzün kılıfında harlanan hazan kılıcında buğulanarak,
Şairler de ağlar için için…
Uğuldayıp ıslıklayan gönül enkazlarındaki darlıkta,
Hüzünsü bitkinliğin ürperticiliğini düşünerek,
Canlığın cana can kıymışlığında üşüyerek,
Damarlarından kan çekilir kalır ölümsü varlıkta.
Kafdağını ortasından bölen bir iniltiyle hıçkırarak,
Hislerini alev sarar erdemin,
Ve şairler de ağlar için için…
Vahşice avlanan uykunun geceye köşe bucak yayılmış,
Çığlıklarının beynine geçmiş tırnaklarında kıvranıp,
Büzüldüğü yatağının kıskıvrıklaşan acımasızlığına yakalanıp,
Buzlaşan vücudunda; canlığın canansızlığı solur, daralmış.
Gül kokulu mumların titrek alevlerine sığınarak,
Kalbini alev sarar erdemin,
Ve şairler de ağlar için için…
Çatallaşan gönüllerin sevda havliyle attığı çığlık,
Lime lime yıldızları döker, somurtuşlu yeryüzüne.
Kerpetenlerin sıktığı sızlayan karakterinin ıstıraplı yüzüne,
Denizlerin matlaşan suyu veremez serinlik.
Yaz rehavetinin gün ortasına biriktirdiği ter denizinde boğularak,
Gönlünü alev sarar erdemin,
Ve şairler de ağlar için için…
Hercai yorgunluğun eprimiş hatıralar solgunluğunu,
Sonsuza çığ atmanın mor tesellisi avutur.
Kara menekşeler ak menekşelerin kalbini vurur,
Yağmur bulutları yabanlaşır, bin hasrette kupkuru.
Yalnızlıkta şelale, çoklukta kurumuş pınarcasına tıslayarak,
Yüreğini alev sarar erdemin,
Ve şairler de ağlar için için…
Sevinç parkurunda terleyen küheylanla koşumlanarak,
Şairler de ağlar için için…
S. Edip Yörükoğlu
Edip YörükoğluKayıt Tarihi : 18.11.2008 21:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

namık cem
TÜM YORUMLAR (1)