montumun yanağımı örttüğü vakitler
sakallarım bu kadar gür değildi
saçlarımı rüzgarlar,
yanağımı göz yaşımın tuzu eritirdi
yüreğimi sığdıramazdım dursun ceplerimde
hep yasak anlamazlar düşürdün diye ardımdan seslenirdi.
herkesin dünyası yeşil, turkuvaz veya maviydi
gökkuşağı yoluma,
sema sevdama eğilmeye yetmezdi
yinede hiçbir yağmur, kar, kırağı
kirpiklerime onun kadar üşümüşlük vermezdi.
büyüdük, bir kavağın yaprak sesiyle
çocukluğumuzuda emeklettik, gençliğimizide
yanlışımız, yanılgımız, yandaşlığımız
çoğu zaman azdı, azardı
gençliğimiz hırçın, öfkeli
çocukluğumuz gibi yaramazdı.
saçlarımın karanlığa büründüğü zamanlar
bu kadar ak düşmüş, kirli, tozlu değildi
gözlerimi yalnızlıklar,
dudaklarımı dişimin gıcırtısı çiğnerdi
umudumu sığdıramazdım kucağımda dursun
yetim çocuklar ardımdan toplar toplar gelirdi.
herkesin dünyası ay aydınlık veya
sinelerden kalma sıcaklıktı
ak güvercinler onuruma,
al güller sevdama renk biçemezdi
yinede hiçbir sevgi, sevinç, sevdalık
göğsüme onun kadar daralmışlık vermezdi.
yürüdük, bir yolun ırak bitişiyle
ümidimizide sevdirdik, gülüşümüzüde
hoplaya, zıplaya, kaça, kurtula
çocukluk mücadelemiz vardı
hiçbir gençlik öykümüz uzun uzadıyada olsa
çocukluk ufkumuzu aşamadı...
16.02.2014
Erdal TaşköprüKayıt Tarihi : 18.3.2014 21:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)