-önce gülüştüklerimiz geliyor aklıma; sonra beni savaşın en şiddetli anında bırakıp kaçışın!-
saatler sonra bende;
ihanet ettim kendime, tek celsede
üç talakla girdi kanıma rahikalar
böyle zamanlarda, baldan zehir mi damıtır şaraplar?
aykırı dualarla yıkayıp kirpiklerimi
savurdum her zerresini, vuruluşun
böylece gözyaşımın esaretinden kurtulup bir bedevi
kayboldu zaman tozlu yollarında bu unutuluşun
saatler sonra;
dağılmıştı kalbimin ağırlığı
ve duruyordu hâlâ dilimde taş kesilmiş bir yemin
sanık gölgemdi:
bense yargıçsız mahkemeler kurup göz uçlarıma
imtiyaz sağlıyordum, davalı kendime
bu dava düştü:
düştü kırılan aynadan masumiyetin son hüzmesi
bîkarar çıkmazdı
sokaklar çıkmazken kutsal divana
-savaşın töresine göre;
biri mücadeleyi bırakıp kaçarsa savaşın en şiddetli anında
vicdan susar ve tüm deliller teslim edilir karanlığa-
Kayıt Tarihi : 27.11.2025 03:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hilfü’l-Fudûl islamiyet öncesi dönemde yapılan bir antlaşmadır. Haksızlığa uğramış olanları korumak üzere kurulmuş ilk sosyal cemiyet de diyebiliriz. Bu cemiyetin üyeleri ölene kadar yeminlerine sadık kalmışlardır.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!