yalandı şu dünya
bir sürü sahteliğin arkasında...
en gösterişli caddelerden yine en gösterişli halleriyle
tırnakları boyalı kadınların doğallıktan yoksun
kahkaları yankılanıyordu...
her 'hoşcakal' yeni bir 'merhaba' nın habercisi
zaman gitmelerin değil,
sevmelerin kabul gördüğü zaman...
her gidenin bir yolcu edeni,
vardır bir de bekleyeni
hep bir yanım eksik şimdilerde
usul usul yaşanmalı sevgilerde
bir umudu kucaklayacak gönülde
inanması bile zordu sende...
hak eden hak ettiğini bulur-muymuş
Bilirim o büyük boşluğu,
yalnızlık biraz daha soğuk eser
o dakikalarda ensemde,
kulağım dışardan gelecek
bir çift ayak sesine hasret...
Bilirim ne kadar bilmek istemesem de
zamansız bir yolculuğun yolcularıydık biraz,
ardından nice ellerin sallandığı son vagon yolcuları...
herşeye geç başlamıştık ya
konuşmaya, emeklemeye hatta yürümeye...
her şeyi bir adım da olsa geriden takip ederdik ya
işte bu son vagonda bozmamıştı bu geleneği...
en zor sevgidir karşılıksız sevmek
birine körü körüne bağlanmak
hele bir de herşeyden habersiz sevgilerini, sevdiklerini
anlatırsa sana
yaklaşmışken sahilin kıyısına,
tam dalacakken o serin sulara,
gökyüzünü seyrediyorum,
karanlığın içinden bir umut bana,
bir ışık sanki ay
gökyüzünü seyrediyorum
senin hayalini görmek istercesine
göz bebeklerim büyüyor sanki,
kaybedilmiş her savaştan bir iz taşıyordu yüreğim,
yürek ki her yaraya -merhem- olmaya hazır...
kimsesiz çocukların yalnızlığıydı yüreğim,
yürek ki her hüzne -kuma- olmaya hazır...
O keyf-i aleminde,
Sen niye böyle her gün elemde, kederde?
Onun ayakları sahil kumlarında,
Seninkiler niye dikenli yollarda?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!