Dün bir ölüme takıldı ayaklar
Kurşunlar adaletle kucaklaştı
Bir sarayda cansız düştü umutlar
İntikam soğuk adımlarla, sessizce uzaklaştı.
**
Kararan öfke ile sustu karanlık
Sen Akdeniz güzeli,
Bir hayal gibi salınarak
Kumsalda izsiz
Gezme öyle, vurdumduymaz
Bu sahiller ne sevdalar gördü,
Sen yoktun o zamanlar
Yine akşam oluyor İstanbul’da
Yağmur sanki inen bir tül gibi
Her sokağında, bucağında kovuğunda
Damlalar, karşılıksız ödül gibi
**
Yağmurdaki tatlı armoni
Bir umuttun tuzlu kokunla burnumda tüten
Ve bir tutkuydun kabaran her bahar yüreğimde
Belki de öylesine bir şaşkınlıktın sadece
İçim sızladı sana böyle çok şey verince
Çok şey verdim sana ey İstanbul... Çok şey
Sevgi çiçeği, yüreğinde bir tutam tebessüm
Billurlaşır gönlünde çileyle aşk damla damla
Ilıklığıyla şefkattir, kor kalbindeki süsüm.
Sevdikçe yaşar o yaşatmayı, kederle gamla.
**
Gülse de yüzü, içi kandır, hasret vurduğunda.
Hala bir tek sana aşığım
Bir tek sen, gündüz güneşim
Gece ay ışığım
Hala… Puslu bir gece akar içime
Hala…
Sen yoksun ya yanımda
Hey sen, aynadaki
Bakma bana öyle alaylı alaylı
Üstünde varken dünün tozları
Yırtıkların yarından mı miras?
Gözlerin ah o gözlerin;
Onlarda kim bilir
Az önce geçti
Bir rüzgâra bürünüp,
Dudaklarımda kuruyan anılar
Az önce geçti,
Gözlerinde gülüşü eksik,
Geleceğe söz verilmiş mutluluklar
Nasıl muhtaç ateş suya
İşte öyle ateşine muhtacım
Gece, yatarken mavi bir pusuya
Yıldızlar senin, sende benim baş tacım.
***
Beklemek
Var olmayı, zamanın akışını
Ve ölümü
Beklemek
Hiç söylenmemiş sözler gibi
Ya da hiç yaşanmamış anılar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!