Karıncalar telaşındaydı gün
Nereye yetişmek ister?
Saatler çarptı omzuma
Getirmek istercesine kendime...
Yorgunluklar döküldü
Sözlerimden
Gün batışları
Lal eder yüreğimi,
Vedalaşırım günün geçmişiyle...
Mürekkebine bularım
Sözcüklerini akşamın,
Beklerken gelişini
Cemre tam suya düşecekken
Yakalandı bir kuş sürüsüne
asıldı kaldı havada...
Karar veremediler ne yapacaklarına
Kaf Dağına gidip
Danışalım dediler Zümrüd-ü Ankaya...
Kader ağacına çaput bağladım
Fırtına dalından söküp götürdü
Kayboldu dileğim soldu ağladım
İçimden ışığı alıp götürdü...
Denizler delirdi derdim bilir mi?
Derinden bakıyor o nemli gözlerin
Veda ediyor gibisin
Gidersen yine git ardımda izlerin
Sen canımın içisin…
Hadi geç karşıma otur anlatayım
Hayat Öpücüğü...
Farklı kutuplarda ısınırken
Havalar
Önemsemez ardından gelen
Kuru gürültüyü
Dokunsam ellerine
Sadece bir hayalsin
Özlemim gülüşüne
Sen hasret Türküsüsün...
Gözlerde aşkdır yanan
Çizik…
Her zamankinden çok
Buralı hissederim kendimi
Böyle havalarda
Oysa ortak yaşanmışlıklarımız da
Akıp gitti Işık...
Hayat, hep akşam vaktinde sanki
Kara çarşaf yollar,
Salınıp durdu önünde...
Yuttu bütün renkleri,
zamansız zamanlar...
Sustular...
Sustular...
Susar mı deniz?
Susar sana...
Sustular...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!