Hikaye Kınalı El Şiiri - Mevlüt Yanar

Mevlüt Yanar
420

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Hikaye Kınalı El

KINALI EL
((Anlatan Koreli Durmuş - (Durmuş Özbey-Gezlevi)))

Dedem durmuş İbrahim (Durmuş Mustafa’nın Babası) ile Körüğoğlu (Körük İsmail’in Babası) İstanbul’a giderlerken geç vakitte İsparta Uluborlu’ya varırlar.
(Durmuş İbrahim 1946 da 76 yaşında ölür. Anlatılacak olay yaklaşık 1890 yıllarında yaşanmıştır.)
Şehrin Subaşısı (Emniyet amiri) asayişi sağlamak için, karanlık bastıktan sonra şehre girişi yasaklamıştır.
Şehre giremeyince etrafı kolaçan ederler.Orman içinde bir vadide ışık görürler. Sevinerek gidip misafir olurlar.
Çul çadırın baş köşesinde oturan kır burma bıyıklı adam çok sevinir, gözlerinin içi güler.Çadırdaki diğer erkek ve kadınlarda çok mutludurlar,yeni gelen misafirlerine çok değer verdiklerini gösterircesine,hatta daha ileri boyutta yiyecekmiş gibi bakarlar. Ancak,asil, ince yapılı, kibar davranışlı gelin huysuzlanmakta,endişeli davranışlar içinde kıvranmakta,endişesinin çadır halkınca fark edilmesinden korkmakta,misafirlere ise “-Siz ne salak adamlarsınız ki; elinizle ayağınızla tuzağa tutuluyorsunuz.Bu kılıktaki insanlara gecenin bu vaktinde misafir olmaktasınız…Hiç mi basiretiniz yok? Ebeniz dedeniz size hiç kötü insanlardan bahsetmedi mi? ” dercesine acıyarak,üzülerek, endişeli ve heyecanlı bakışlar fırlatmakta…İkide bir misafirlere kaşlarıyla “Gidin buradan. Çabuk kaçın! Sakın burada gecelemeye kalkışmayın! ” işaretleri göndermekte…
Uzun yoldan gelen, yorgun argın dinlenecek bir yer bulduk diye sevinçli tavırlar sergileyen Durmuş İbrahim ve Körüğoğlu, içlerinden geline kızmaktalar.Çok güzel çok kibar ama bizi misafir etmek istemiyor diye için için söylenirken bir taraftan da daha ne diyecek merakıyla gelini takip etmekteler.
Ocakta koca bir tencere kaynamaktadır.Gelin kazanı karıştırarak yemek pişirmekte,yan gözle bizimkileri izlemektedir. Bir aralık dışarıdan köpek sesleri gelir, herkes merakla dışarıya bakarken gelin; kazandan karıştırıyor numarasıyla kepçeye aldığı kınalı eli yorgun misafirlere gösteriverir ve hemen kazana geriye döker kınalı tazecik bir gelin elini…
Gözlerinden uyku akmakta olan yolcuların gözleri birdenbire faltaşı gibi açılıverir.Gözleriyle geline minnetlerini ifade etmeye çalışırken; nasıl kaçacaklarıdır beyinlerindeki fırtınanın yıkıcı sessizliği….
Huzursuzlukları yüzlerine yansımıştır yolcuların. Köşedeki kır burma bıyıklı, kaba saba adam sesini yumuşatmaya çalışarak, “-Ne oldu? Hasta mısınız yoksa? Renginiz değişti. Keyfiniz kaçtı…Bir kusur mu işledik? ” diye sorar.
Durmuş İbrahim
“-Yok ağa “der.”O nasıl söz. Bizi çadırınıza misafir ettiniz. Sağolunuz. Ama yolda üşütmüşüz galiba.Yediğimiz yemek de bozuk muydu neydi? Dokundu herhal. Hem midem bulanıyor hem de içim kabarıyor.Dışarıya çıkmama müsaade var mı? ” Körüğoğlu da atılır hemence. Benim midem de bozuldu,haydi çabuk çıkalım.Kirletmeyelim ortalığı…diyerek kalkar.
Çadırın ağası, “-Tabii tabii…Hemen çıkın.Temiz hava alın,rahatlayın.”der kendine güvenen bir sesle.Çünkü dışarıda iki tane besili köpeğe güvenci tamdır.
Körüğoğlu ile Durmuşoğlu dışarı çıkınca tabana kuvvet kaçarlar. Köpekler peşlerindedir.Yakalanmak üzeredirler.Birisi bir çalıya takılıp yuvarlanır,çalıdan kurtulacağım derken köpek yetişir.Tam belinde kuşanılı olan azığa dişlerini geçirir.Azık köpeğin ağzında kalır.Diğer köpek de azığı kapmak ister. Birbirleriyle boğuşmaya başlarlar.
Saatlerce koşarlar. Düşerler kalkarlar.Elleri yüzleri yara bere, kan içinde kalır.Bir ulu ağacın altında dinlenirlerken sabah olur.
Gün yükseldiğinde şehre girerler. Subaşına gidip olayı anlatırlar.
Bir grup zaptiyeyle çadırın bulunduğu vadiye gelirler Çadır yok…Çevrede biraz kül,yanmış odun parçaları,gizlenmeye çalışılarak çalıların içine sokulmuş insan kemikleri...Bazıları üzerinde diş izleriyle yarı etli atılıvermiş sanki…
Bitti
Mevlüt Yanar

Bu hikaye Gezlevi’de ebelerimizin en çok anlattığı olaylardandı. Yabana gidenlere ibret olsun diye…
Olay bu mecrada gerçekleşmiş olup,tarafımdan detaylandırılmıştır. Koreli Durmuş ile 2010 yazında yaptığım sohbette bu hikayeyi kahramanının torunundan dinleme mutluluğunu da yaşadım.

Mevlüt Yanar
Kayıt Tarihi : 15.10.2010 23:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mevlüt Yanar