Sevdadan kahrolurken burda
Yanmışsın, kül olmuşsun boşa
Keyfinde, eğlencedeyse el alem
Ölsende uğruna boşadır sevda
Sevda acısı çekerken kalbin
Asker ocağından dertlenen
Karanavadan yemek yiyen
Nankörlük yapmasınlar
dertlenen yediğinden içtiğinden
Gelibolu onaltı ay meskenimdi
Arnavut güzeli cefakar kadın
Adıyamanlı seydihanı sevdi delicesine
Kendini İstanbulda buldu bir zaman
Kader ördü ağlarını birer birer
Market, lokanta battı çamura
Soluğu aldılar adıyamanda
Dolmuş resimlerim dağa taşa
Rüyalarım bile sensiz değil
Yüreğimin tapusunu almış sevgin;
Hal böyleyken seni unutmak mümkünmü.
Gezerken çarşıda parklarda;
Sevgi tuzsuz yemek gibi olur
İnsan kaskatı taş gibi durur
Kalbine hain ok sokulur
Araya arılık acısı katılınca
Güneş kaybolur karanlıklar çöker
İnternet dünyasında gezinirken
Turunçistana yolum düştü
Sınıra dayandım buyur dediler
Daldım içeri hiç düşünmeden
Dolaşırken avare sokaklarda
Bir dosta rastladım aniden
Uzanmışım yatağa yanımda diyaliz
El ele, göz göze dolaşırken siz
Karşımda duvar her taraf sessiz
Ben ben gülmek istiyorummmm
Doktor babamdır, anam hemşire
Mahkumsan dört duvar arasına
Ağır sille yemişsen suratına
Tuz biber basılmışsa eğer yarana
Bayramda gülmek mümkünmü
Kazık gibi olduysa bacakların
Uçar durudun bağlarda
Dolaşır dururdun dallarda
Sesin çıkmaz oldu kanaryam
Kafesime koydular kanaryam
Yüreğimi yakardı ötüşün
Ulvi bir huydur insanda
Sevmesini bilen için dünyada
Ölesiye vatana bağlı kalıpda
Şehit düşerek girilir toprağa
Candan aşık olunursa oğlana
kım bunu yazmış sa allah razı olsun ondan