HİÇLİK
Nereden ve nasıl geldim
Bilsem zaten söylerdim
Bütün yolları unutmuşum
Sonsuz bir boşluğun içinde
Ne bir yön var ortalıkta
o kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine derince bakmasalardı eğer…
Devamını Oku
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine derince bakmasalardı eğer…
Duyulamayan sesleri duymak! Belki de yeni bir başlangıç... Çağlar boyu yürüyüşlerimiz böyle başlar... Sanırız ki bitimsiz yerde bilinmez iz! Bir çiçek niçin ümitsizliğe ağlar? Oysa yeniden doğuşları göz ardı eder; sil baştan! Her göz açışında, açılışında, önünde büyür gerçekler... Hiçlikte yuvarlanmak, yeni bir başlangıç!
Şiir gönlüyle... Esen kalın...
Gönderen: Fahri Bulut
Alan: (grup üzerinden) İrfan Çelik 1
Tarih: 23.03.2015 12:40:00
Konu: Yn: [barisa-davet] HİÇLİK
---
İrfan bey,
Çocuklarıma mezar taşıma hiç yazınız nasihatimdir. Ancak hiçlik mertebesine çıkmak çok zor. Çıkanlara da eyvallahım var, yüreğinize sağlık sevgiler.
Muazzam bir konu... 'Felsefe sokağına açılan' yol gibi şiir...
Üstünde neler yazılmaz, neler...
Okudum, bıraktım bu yüzden.. 'Salim, dingin kafayla' yazılmalıydı yorum.. Zira şiirin tekniği, biçimi beni pek ilgilendirmiyordu, içeriği, taşıdığı 'ağır yük' ilgilendiriyordu..
'HİÇLİK' başlığı ile, şairin şiire döktüğü 'yaşamdan gerçek kesitler' tam olarak uyuşuyor...
'Hiçlik', içine düşülen derin sessizliktir, boşluktur... Kişi pasifize edilmiş ya da kabullenilmiştir, pasiflik..
Bu da, 'NİHİLİZM' ya da 'HİÇÇİLİK' denen felsefi akımın konusudur...
Bildiğim kadarıyla İlk Çağ Yunan felsefecisi Gorgias ilk temsillerindendir. Genel ittifak, Friedrich Nietzsche'nin öncülüğünü benimser... Ama felsefede 'kesin doğru' olmadığı gibi, Nietzsche'nin Nihilizmin temsilcilği de kuşkuludur...
'Varoluşu' reddeder hiççilik... Gördüğümüz tüm şeyler, aslında yoktur... Bizim algımızdır şeyleri var eden..
İnsanların kendi aralarında anlaşmak için konuştukları dil, aslında sembolize edilen, varlıkları nitelemede kullanılan, her insanın farklı algıladığı, bu nedenle göreceli anlamlara dayanır ve güvenilir değildir...
Dil ile varlık arasında 'sağlam' bir köprü yoksa, varlığın 'var olduğunu' kanıtlayacak ve insana kabul ettirecek bir yol da yoktur... Öyleyse varlık aktarılan bir şey değildir... Kişiden kişiye değişen bir algıdır sadece..
İşte bu anlayış, sofistlerin dayandığı 'hiçliktir...' Onlara göre, insanların mutabık kalacağı hiç bir varlık, var değildir. Var olduğu düşünülenler bir biçimde diğer kişilere aktarılamaz.
Nietzsche; 'evrensel ahlak' üzerine oturtur hiççiliği.. Böyle bir değer yoktur ona göre... Kişi, ancak kendi yaratır kendi ahlakını, kendisine saygısı o zaman gerçekleşir, ancak o zaman 'VARDIR İNSAN!'...
Evrensel ahlak diye bize dayatılanın 'EGEMEN AHLAK' anlayışı olduğunu ve bunu da 'ZAYIF İNSANLARIN' varlığı ile açıklar Nietzsche... Bu nedenle de 'KÖLE AHLAKI' der, bu anlayışa..
Kendi ahlak anlayışını kendi kuracak olan 'ÜSTÜN İNSANDIR..' Bütün değerleri yeniden yaratacak kadar güçlü ve istenç sahibi insandır, üstün insandır...
Şiire bu gözle bakacak olursak..: 'Varlılığının nedenini bulamamışlık, varlığının etken olmadığı sonucunu doğuruyor, kişide... Zira insan, değiştiren olmalıdır... Çevresinde bir şeyleri değiştirebilme gücüne sahip değilse, HİÇTİR!'
İnsanın amacı olmalıdır...
Yönleneceği bir taraf... Onu da kendi özgür iradesiyle bulup, yönelmelidir...
Ne amacı, ne yanı, ne yönü, ne de bunları seçecek bilinci ve özgürlüğü yoksa insanın, 'HİÇTİR!'
Ve nihayet insan, kendisinin farkında olursa insandır. Çevresindeki tüm varlıklar, insanın kendisini daha iyi tanıması için birer araçtan ibarettir...
Kendisiyle gurur duymayan, varlığından hoşnut olmayan, çevresince ve kendisince kabul görmeyen, 'özüyle barışık' ve güçlü olmayan insan da koca bir 'HİÇTİR!'
Görülüyor ki şiir, 'HİÇÇİLİK FELSEFESİNİ' en kısa biçimde ve başarılı işlemiş..
Şiirler, düşündürmelidir diye bu yüzden sıkça yazıyorum..
Bu yüzden 'canım, ciğerim' dememeli şiir, bana göre... Diyecekse, sevgisini güçlü bir biçimde sezdirmeyi denemeli... Sevmenin de felsefesi vardır çünkü...
Öğretmenim, şahsınıza yakışan bir şiirdi.. İçtenlikle kutlarım sizi..
insanlar vardır sayfalar dolusu yazar
hiç birşey anlatamaz
insanlar vardır bir satıra dünyayı sığdırır.
Mükemmel,ancak bu kadar güzel ,
bu kadar sıcak ,
bu kadar içten kelimelerle anlatılabilir.
kardeşim.şiirini alkişliyorum.ktluyorum
İrfan Bey hiçliği çok güzel anlatmışsınız dizelerde.Boşluğa düşer gibi.. kendimizle kaldığımızda yaşarız bu duyguları...Beğenerek okudum..Yüreğinize sağlık..Kutlarım..Saygılar..10p
Zaman ., bazen o kadar anlamsız gelir ki kişiye... Ne görmeye ne bakmaya., ne okuyup-yazmaya değer bir şey bulamazsınız çevrenizde.... Zaman ve yaşam kocaman bir 'hiç' tir... İşte böylesi anların bizlere ve şairin dizelerine yansıyan hali...
Kaleminize sağlık sayın İrfan Çelik... Anlamlı ve güzel çalışmanızı kutluyorum...
ahan da sanki tıpkı ben..
Nihilizmin bir yansıması... Bu kademeye varabilmek farklı dinlerde ve inançlarda değişik anlatılmış ama sonuç aynı... Sorgulamak....
Yaradanı, yaratılanı, neden yaratıldığını ve görevini, yerine getirip getiremediğini...Ama tabii en önemlisi dünyevi her şeyden nefsini kontrol ederek vazgeçmek.... Bunu başaranlar da zaten, uhrevi bir yapıyı tamamlamış olurlar..
Bu konudaki içsel sorgulamalarınız şiire döküldüğü anlatımınızı defalarca okudum... Çok beğendim Sayın Öğretmenim.... Kutlarım.... Saygılarımla...
sevgili öğretmenim,
yaşamla ölüm arasındaki ince çizgi nakış işler gibi işlenmiş ustaca ifade edilen dizelerdi....sade bir dil, akıcı bir anlatım, vurgular yerli yerinde vurgulanan yürekten seslenişiydi....başarınız daim... kaleminiz tükenmez olsun....
selam saygı şiire ve şairi öğretmenimedir......
Evet... Durmak gerek bu çok başarılı dizelerin anlam yükü üzerinde... Bir gerçeği algılamak var, sindire sindire beynimizin sınırsız gücünde...
Nerden ve nasıl geldiğini bilmeyen insan, nereye nasıl gideceğini nerden bilsin... Düşünürlerin üzrinde durdukları can alıcı konu, zamansızlık, sınırsızlık ve ebedi sonsuzluk. Yani, başlangıcı ve sonu olmayan, sonsuzdan gelip sonsuzluğa akan derin bir kavram. Bu kavram hem madde için ve hem de mana için geçerlidir. İnsanın fiziksel yapısı maddeyi, tinsel yapısı da manayı içermektedir. 'Düşünüyorum öyleyse varım' diyen Descartes, 'İki yönlü varlığa sahibim yaşıyorum, varlığım yok oldu yaşamıyorum' diyebilirdi...
Neden gerçekten kimsenin bilemediği, bilse de her türlü dayanaktan yoksun gündeme getirdiği düşünce nasıl gerçek olabilir? Akıl yürütmek... Ne tek bir tanık var ve ne de mantığın kabul ettiği gerçek. Bu varsayımda gerçeği insan sadece kendisi düşünecek... Cebinizde paranız yoksa bana ödünç veremezsiniz... Dünya canlı yaşamı için su ve oksijen üretmiyorsa yaşayamazsınız. Varla yokun arasında küçük bir çizgi, küçük bir nokta, ne yeri belirlenir ne varlığı, sonsuz boşlukta....
Bu şiir ile ilgili 12 tane yorum bulunmakta