Hiçliğin Perdesi...
O an gelir ya,
kulisin tozundan yükselir bir yalnızlık kokusu.
Bir sandalye devrilir sessizce,
ve herkes birbirine döner,
sanki suç, havada dolaşan bir replik gibi.
Karanlık, fonda yavaşça açılır,
ışık, yanlış yere vurur yüzümüze.
Yönetmen yok, senaryo yok,
ama herkes ezberinde olmayanı oynamakta.
Rejisör: kader, seyirci: yorgun insanlık.
Bir kadın çıkar perde arkasından,
rüzgârın elinde bir mendil gibi titrek.
Yüzü bir çocuğun unuttuğu masal kadar eksik,
“Ben kimdim?” der,
cevabı yankıya karışır.
Bir erkek diz çöker ortada,
ellerinde ip değil, söz taşır.
Bir zamanlar umut denen o kırık kupadan
bir yudum alır, boğulur, gülümser.
Seyirci alkışlamaz çünkü anlamıştır.
Sahneye gölge düşer sonra,
bir keman çığlığı, bir nefesin çelmesi...
Dekor yıkılır,
ağaçlar yerinden sökülür,
bulutlar makyajını siler.
Bir replik unutur kendini,
diğeri yanlış sırayla söylenir,
ama kimse fark etmez.
Çünkü bu oyun
zaten unutmak üzerine kuruludur.
Son sahnede bir ayna kalır ortada,
herkes bakar,
kendini değil
oynadığı rolü görür.
Ve perde iner,
bir hiçlik yankısı gibi.
Salondan çıkılır,
paltolar iliklenir,
yağmurla karışır sigara dumanı.
Bir el çevirir kapıyı,
bir ruh kalır içeride.
Ve sonra sessizlik,
bir dua gibi düşer koltuk sıralarına.
Çünkü herkes bilir içten içe:
hiçbir oyun bitmez aslında,
sadece oyuncular değişir,
replikler yeniden doğar,
ve biz yine aynı repliği unuturuz
“Yaşamak, unutmayı oynamaktır.”
Perde kapanır.
Sahnede bir karanfil kalır,
üzerinde toz gibi duran bir kelimeyle:
Hiçlik.
Hasan Belek
07 Ekim 25- Akçay
Kayıt Tarihi : 8.10.2025 10:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Unutmayı oynamaktır..."
Ta ki
Kendini unutana kadar!
"Hiç" olana
Olduğunu anlayana kadar,
Oynarız, yaşamla
"Köşe kapmaca..."
Şıktı
Tebrikler Hasan Bey..
Yorum için çok teşekkür ederim ??
Değerli hocam
Saygılar sunarım
TÜM YORUMLAR (3)