Vazgeçtim artık, çözüldüm bu bekleyişten.
Artık, beyaz atın yelesinde ki sırra mahremim ben.
Çağlayıp gürleyemesem de pınarlar gibi,
Görmese de gözlerim beyaz atın yelesini,
Yaşadım, yaşanası tüm güzellikleri.
Bir kandamlası gibi, damardan damara;
Bulanmadan, donmadan, durmadan akmalıyım ben.
Bu kalem, bu eller ile bu dizeler;
Bu dizeler hiçliğin nişanesi.
Akıp giden hasretin deminde her biri birer vuslat narası,
Ak kâğıda, kara kara nakşettiğim bu nihânları,
Anlasın isterim, sırlar hareminin âşıkları.
Şahittir Çukurova,
Hep aradım, aranması lazım olanı.
Süzdüm inceden inceye, hakikat denilen zerreyi.
Yokluğun azameti sarınca bedenimde ki varlık denizini,
İnandım ve iman ettim adımın Hakk’ı için.
Anladım, toprağın bağrında ki varlık bendini
Gözlerimden damıttığım hiçbir damlayı ziyan etmedim.
Âh o damlalar, kurumaz bu tuzsuz damlalar.
Bu damlarlar ki kadehte, kendi ellerimle sunacağım;
Son nefesimde gördüğüm, görünmesi lazım olan güzele.
Öyle ya, yoksa kim inanır; bir çift gözde
Hiç olduğuma, hiç olduğuna, hiç olduğumuza…
Kayıt Tarihi : 11.11.2018 04:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
şiirinizi
beğeni ile okudum
TÜM YORUMLAR (1)