Hiç güneş balçık tutar mı? Şiiri - Suna ...

Suna Aras
133

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Hiç güneş balçık tutar mı?

Ahmet Şık’a
“İt ürür kervan geçer
Yel kayadan ne koparır? ”A

Yukarıda ki satırlar, bizim oralarda çok sık tekrarlanan bir deyimdir.
Senin gibilerin Ahmet, kervanı yürür gider.
O kervan demokrasi adına yoldadır. İnsan hak ve özgürlükleri adına yoldadır. İnsanlık, sevgi, barış adına yoldadır.
Elbet bunu da atlatacağız…
Bu güne kadar nice acılar yaşattılar bize.
Maraş’ta yaşadık bu acıyı…
Çorumda yaşadık… Sivas’ta yaşadık…
Gazide yaşadık…
12 Eylül darbesinin yıkımını geçirdiler üzerimizden.
Nedense; adaletin terazisini elinde tutanların vicdanı, bu katliamların, bu yıkımların sorumlularını bulup yargılamak için hiç istekli davranmadı.
Bazı durumlarda atmaca kesilenler, bazı durumlarda suskunluğun kıvrımlarına sinip kaldılar.

İyi bilir iyi tanırız seni Ahmet.
İşte bunun içindir ki, kimimizin oğlu, kimimizin kardeşisin.
İyi tanır, iyi biliriz seni.
İnsan Hakları Derneğinden tanırız. Cumartesi annelerinin dizinin dibinde ki yerinden tanırız. İşçinin, emekçinin hak ihlallerine gösterdiğin duyarlılıktan tanırız.
Kürt kardeşlerimizin acısını acın bilip, mücadelesini türküleştiren yüreğinden tanırız.
Metin’den (Göktepe) tanırız Ahmet… Metin için çektiğin acıdan, döktüğün gözyaşlarından tanırız. Güzel gülüşlü Metin’in katillerine duyduğun öfkeden tanırız. Yani, özgürlüklerin kısıtlandığı, insan vicdanının kanadığı bütün alanlardan tanırız seni.
Hiç güneş balçık tutar mı?

Bil ki yüreğimizde ki yerin farklıdır.
Başına yerleştirdiğimiz sevgi çelengi, kalbimizde ki yerinin bir göstergesidir. Bu sevgiyi, bu güne kadar böylesine coşkulu, kaç insan hak etmiş, kaç insan yaşamıştır? Cumartesi anneleri, dün seni yanlarına alıp oturdular, Galatasaray Lisesinin önüne.
Asla yalnız değilsin Ahmet.
Yüreğimiz senin ve sevdiklerinin yanında çarpıyor.

Faşizm insafsızdır…
Faşizm sevgisiz ve gaddardır…
Bir halkı yok saymak adına bu toprakların her karışına kan serdiler.
Yaktılar, yıktılar viran eylediler.
Faili meçhul cinayetlerle, gözaltında kayıplarla, gidip de dönmeyenlerle yandık, kavrulduk.
Bu suçu işleyenlerin dışarıda dolaşması ar edilip suç sayılmıyor da, “Hrant için, adalet için” demek mi suç oluyor?
Delilleri karartanları, gerçeği gizleyenleri işaret etmek, dürüst ve vicdanlı olan her gazetecinin, her insanın görevidir.
Gördüğü gerçekleri dile getirmesi suç olabilir mi bir gazetecinin?
Ülkenin bütün kurumlarında; cemaat yapılanmasını bilmeyen kaldı mı ki? Gözü olan herkes görüyor bu yapılanmayı. Bu yapılanmalarda sorun yoksa neden bu yapılanmaya işaret edildiğine, bu kadar öfke duyuluyor?
Eyer bir sorun varsa, soruna dikkat çekmek her gazetecinin, hatta her eli kalem tutanın görev alanına girmez mi? Bu şiddet niye?

Üç maymunu oynamamızı istiyorsanız, hiç kusura bakmayın, bu oyuna katılmaya hiç mi hiç niyetimiz yoktur. Ağzını açanın susturulduğu bir ülkede yaşamak istemiyoruz. Karanlık güçlerin kulağını ağzımıza, hatta kalbimize dayamalarını istemiyoruz.
Basının ellerine ve ağzına vurulan kelepçe, toplumun vicdanına vurulan kelepçedir.
Yaşadığımız bu ülkenin ayaklarına vurulan kelepçedir.
Yaşamak istediğimiz ülke; onurlu yaşamların, insan hayatına duyulan saygının, özgür düşüncenin, yüceltildiği bir ülkedir.
İşte bunu istiyoruz.
Bunun için susmayacağız.
Suna Aras
Ortakhaber.com
14 Mart 2011

Suna Aras
Kayıt Tarihi : 15.3.2011 06:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Suna Aras