O gece bıraktın ellerimi.
Buz tutup karanlığa düştüm sanki...
Boğazım düğümlendi.
Hiçbir şey söylemedin,
Ama aslında
Her şey söylendi.
Artık ben,
Ağırlığınca hibe edilmiş bir hüznün adı oldum.
Adını fısıldadı lanet karanlık ve,
Zehirlenmiş bir kilitle mühürlendim.
İşte o andan sonra,
Sonsuzluk bile bir cezaya dönüştü bana.
Dua etmeye çalıştım
Ama hep cevapsız kaldım.
Sen gittin.
Ay yarım kaldı.
Sokak lambaları bile
Tek tek küsüp kapandı.
Zaman durdu.
Rüzgâr, her şeyi toplayıp terk etti buraları.
Ve kader…
Bir cellât gibi karşıma çıktı.
Aşk darağacına çekildi,
Ve kalbimde azapla sallandı.
Önce gözlerimde defnettim nâşını,
Sonra geçmişe doğru usulca kaydı.
Bir zamanlar kutsal olan her şey
Sahte çıkmıştı.
En renkli yalanı üstüne giymiştin,
Ve bahar havasıyla gülerek gitmiştin.
Ben ağlarken,
Işığımla yüzünü silmiştin.
Şimdi,
Yalnızlığın ayak seslerini duya duya,
Geceleri tek başıma yürüyorum.
Üstüme devrilen gölgeni
Ayaklarımın altında eziyorum.
Ömür dediğin şey,
Yüzünü görmeden geçip gidiyor.
Ve ben en çok da,
Elimi bırakan ellerine değil,
Gözümde cennet olan senin,
Cehenneme düşüşüne kızıyorum.
20 Nisan 2025 Pazar
Serpil ÇavuşoğluKayıt Tarihi : 7.5.2025 20:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!