1440’lar filandır. Hani II. Murat Hân'ın hüküm sürdüğü yıllar. Devrin âlimlerinden Molla Yegân hacca gider. Dönüşünde Kâhire’de mola verir. İlim meclislerine katılır. Üç beş gün de olsa, dağarcığını doldurmaya çalışır.
İşte bu sohbetlerden birinde, genç ama heybetli bir âlim dikkatini çeker. Az konuşur, öz konuşur. İfâdeleri sâde, ama sağlamdır. İnsanların zor kavrayacağı mevzûlardan konuşur, ama onu çocuklar bile anlar. Tek cümleye ciltleri sığdırır sonra. Söz ona geldiğinde cemaât taş kesilir, nefesini tutar. Edeple hisse kapmaya bakarlar.
Molla Yegân bu vakara, bu heybete âşık olur. Çıkışta cesâretini toplayıp yaklaşır, “Senin” der, “Buralarda zâyi olmana dayanamam. Eğer ilminin kıtalar ötesinde yankılanmasını istiyorsan, hiç düşünme, gel benimle! ”
Genç âlimin dünyâlıkta gözü yoktur. Ancak “hizmet! ” denilince akan sular durur. Hem böylesine samîmi bir teklife nasıl “hayır” denir ki?
Molla Yegân Edirne'ye varınca Sultân'ı ziyâret eder. Murat Hân lâtifeyle takılır: “Bize oralardan ne getirdin? ”
Molla Yegân “Öyle bir âlim getirdim ki Sultânım.” der, “Târifi gayri kâbil, meğer ki tanışsanız gerek! ” Padişâh merâkla sorar:
-Nerede?
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Milli görüş dünya barışının çözüm noktasında iman ehli insanları örnek almaya çalıştı ve bu insanlar... Allah razı olur inşallah...
Kusura bakmayın arkadaş ama ben yine sinirlendim. Büyük evliyalara ben de en az sizin kadar değer veririm. Onlara saygı gösteririm.
Kıssadan hisse okumasını da severim.Fakat ben şiir okumak için başlığa tıkladığımda karşıma nesir çıkınca çıkınca çıldırıyorum. Bence bu tarz güzel yazılarınızı şiir meydanında değil de ne bileyim antoloji yetkilisinin kuracağı bir nesir meydanında sergileyin.
Mehmet Erdal KAYA
işte dünyanın en güzel şiiri.....allah o ceddimizden razı olsun....birdahaki sefere lütfen bir başka ceddimizi anlat bize mustafa bey...onların hayatı zaten şiir gibi ama bir şairin anlatması başka oluyor tabiki....aynı üstadın 'çöle inen nur'u gibi.....o lezzet o haşmet
fahrettin köseoğlu
Can-ı cananımda canansın,
Dostum, Ol Şah-ı Mustafam,
Bil ki, tutmaz bu yürekte yerini asla,
Ne yakut, ne inci ne de mercan,
Doğru yoldasın bil, ey can-ı canan,
Devran Kötü Be Mustafam,
Düşe kalkada olsaYOLA DEVAM,
Bil ki bu yolda senden gayri,
Ne Eski Fatih Kaldı,
Ne de O Eski,
MUHTEŞEM SÜLEYMAN...
Yüreğimdeki Yüreğine Sağlık Dostum.....
......
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta